Dernek
Bültenler
Basın Bültenleri
“Tansiyonunuz Kontrol Altında Mı?” Kampanyası Başladı
“Tansiyonunuz Kontrol Altında Mı?” Kampanyası Başladı
Türkiye’de en yaygın görülen sağlık sorunlarından biri olan hipertansiyon, “Tansiyonunuz Kontrol Altında mı?” Kampanyası ile toplum gündemine taşınıyor. Türk Kardiyoloji Derneği’nin düzenlediği ve Novartis’in desteklediği kampanya, hipertansiyon ve ideal kan basıncı değeri (12/8) konusunda halkı bilinçlendirme amacını taşıyor. Kampanya, Kasım-Aralık ayları boyunca tüm Türkiye’de yürütülecek.
“Tansiyonunuz Kontrol Altında mı?” kampanyasının tanıtımı amacıyla 8 Kasım Salı günü saat 10:30’da Türk Kardiyoloji Derneği(TKD) binasında basın toplantısı düzenlendi. TKD Başkanı Prof. Dr. Ali Oto’nun başkanlık ettiği basın toplantısına TKD üyeleri ve Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın da katıldı.
Hipertansiyon kontrol altına alınmazsa ürkütücü sonuçlara yol açıyor
“Damarlardaki kan basıncının normalin üzerinde olması hali” olarak tanımlanan yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybı gibi hastalıklara neden olabiliyor. Hipertansiyon hastalarında kan basıncı normal sınırlarda tutularak bu hastalıkların oluşması önlenebiliyor.
Çağdaş sağlık yönetimi örneği
Sağlık Bakanlığı’nı temsilen toplantıya katılan Prof. Dr. Aydın, yaptığı açış konuşmasında şunları söyledi:
"Bakanlık olarak bizim asli görevimiz olan bir konuda, sorumluluk sahibi bir mesleki uzmanlık derneği, örnek bir sivil toplum örgütü olarak TKD'nin sahip çıkarak başlattığı bu kampanyaya Bakanlık olarak destek çıkmanın da ötesinde, var gücümüzle katılacağız. Çağımızda 'Sağlık Yönetimi' artık hastaların bulunup tedavi edilmesi ve bununla ilgili tesislerle bürokratik mekanizmanın yönetimi olmaktan çıkmış, 'hastalıkların yönetimi' anlayışına dönüşmüştür. Bir başka deyişle, yaygın ve hem can hem ekonomi açısından yüksek maliyetli hastalıkların saptanması; öncelikleri belirlenerek bu hastalıkların nedenlerinin hafifletilip önlenmesi; bunun için gereken yeni yaşam biçimlerinin, tutum ve davranışların topluma anlatılıp benimsetilmesi; yaşam kalitesinin korunması öncelik kazanmıştır. Toplumumuza semptom vermeden gelişip zamansız ölümlere ve ağır sakatlıklara yol açan Hipertansiyon’un yarattığı tehlikeyi anlatıp bu konuda 'yaşam boyu tansiyon kontrolü' zorunluluğunu kavratmayı amaçlayan TKD'nin bu kampanyası, çağdaş 'Sağlık Yönetimi' anlayışına her yönüyle uyan, iyi planlanmış, iyi hazırlanmış bir çalışmadır."
Hipertansiyonlu yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu hastalığının farkında değil
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Oto, hipertansiyon hastalığına karşı verilecek mücadelenin, hastalığın yaygınlığı nedeniyle toplumsal olması gerektiğini vurguladı.
“Hipertansif insanlarımızın ezici çoğunluğu, hastalığının farkında değil,” diyen Oto, kampanyanın hedefini şöyle açıkladı
: “Yüksek ölüm oranı ve ciddi komplikasyonlarıyla ülkemizde önemli bir sağlık problemi olan hipertansiyon konusunda farkındalık yaratmak ve ideal kan basıncı değeri (12/8) konusunda halkı bilinçlendirmek.”
Semptom vermeden ortaya çıkan, yaşamsal organlarda geri dönülmez hasarlara ve ani ölümlere yol açan bu hastalığın erken teşhisi ve kontrolünün son derece kolay ve ekonomik olduğuna dikkat çeken Oto,
“Sorunu bireylerin ötesinde görüp toplumsal bir yaklaşımla hipertansiyon ile mücadele edilmelidir. Bu girişimler sonucu sağlanacak bir kaç mm Hg’lık düşüş bile birçok insanın hipertansiyonla ve hipertansiyona ilişkin sorunlarla tanışmamasına olanak sağlayacaktır”dedi.
15 milyon yetişkinimiz yüksek tansiyon hastası, ama çoğu farkında değil
Türk Kardiyoloji Derneği’nce desteklenen TEKHARF ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nce 2003’te yapılan araştırma sonuçlarını anlatan Prof. Dr. Oto özetle şunları belirtti:
“Türkiye’de hipertansiyon görülme sıklığı yüzde 31,8. Ülkemizde yetişkin her üç kişiden biri, yani yaklaşık 15 milyon kişi hipertansiyon hastası. Hipertansiyon saptananların yüzde 62’si hipertansiyon hastası olduğunu ilk kez bu çalışma sırasında öğrendi. Buna göre ülke genelinde hipertansiyonu olan her 3 kişiden 2’si hipertansiyon hastası olduğunun farkında değil.”Oto,30 yaşlarından itibaren herkesin sık sık tansiyonunu ölçtürmesi, 40 hele 50 yaşından sonra ölçümü daha da sıklaştırması gerektiğini vurguladı.
Önce tuzdan ve işlenmiş besinlerden, sonra da hareketsizlikten vazgeçmeliyiz
TKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Oktay Ergene, son on – on beş yılda işlenmiş besin tüketiminin artması ve günlük yaşamdaki bedensel hareketliliğin azalmasının yakın bir gelecekte hipertansif yetişkin oranımızı daha da artıracağına dikkat çekerek ilk adımda sofralarımızdan tuzluğun kaldırılması gerektiğini belirtti. Ergene, “Araştırma sonuçlarına göre, yüksek tansiyon kadınlarımız arasında daha yaygın, ama kadınlarımızın hipertansiyon konusundaki farkındalığı erkeklerimize göre daha yüksek. Bu dikkat çekici farkı, yaşam biçimlerini, beslenme alışkanlıklarını ve hareketsizliklerini değiştirmede de ortaya koymalarını umuyoruz,” dedi.
Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu Türk kadınında hipertansiyonun ileri yaşlarda obezite ile birlikte hızla arttığını vurgulayarak kadınlarımızı beslenme düzeninde yüksek kalorili ve yağlı besinlerden uzaklaşmanın yanı sıra haftanın en az beş günü günde en az yarım saat tempolu yürüyüşü adet edinmeye çağırdı.
Farkında olanlar da “Hipertansiyonun yaşam boyu kontrol altında tutulması gerektiğinin bilincinde” değil
Toplantıya katılan TKD Yönetim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Zeki Öngen, hastalığının farkında olanların da tansiyon kontrolünün yaşam boyu sürmesi gerektiğinin bilincinde olmadığına dikkat çekti. Öngen, Hipertansiyonun henüz kesin tedavisi yok. Yaşam boyunca tansiyonu kontrol etmeye çalışmaktan başka bir yol yok,” diyerek tansiyon ölçümünü ve hekimin verdiği ilaçların düzenli ve sürekli kullanılmasını her yüksek tansiyonlu hastanın alışkanlık haline getirmesi gerektiğini vurguladı.
TKD Yönetim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Ömer Kozan ise hekimlere büyük görev düştüğünü; yüksek tansiyonlu hastalara konunun önemini, hastaları umutsuzluğa düşürmeden ama mutlaka iyi anlatmaları gerektiğini belirtti.
Hipertansif hastalar 2006’dan itibaren sık sık reçete yazdırmaktan kurtulacak
TKD Yönetim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Mahmut Şahin
“Mevcut uygulama yüzünden, ömür boyu ilaç kullanması gereken yüksek tansiyon veya diyabet hastaları sık sık reçete yazdırmak zorunda kalıyor; bu da hasta uyumunda büyük sorunlara yol açıyor,” diyerek önemli bir başka soruna dikkat çekti. Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Aydın, bu konuda hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu, büyük olasılıkla 2006’dan itibaren sürekli ilaç kullanması gerekenlerin, hekimlerinin kontrol için belirlediği süre boyunca yetecek ilaçlarını yeni reçeteye gerek kalmadan eczanelerden alabileceklerini açıkladı.
Kampanya yoğun biçimde sürecek
TKD Basın ve Halkla İlişkiler Kurulu Başkanı Doç Dr. Mehmet Özkan, hipertansiyon tehlikesinin kontrol altına alınmasında basın ve yayın kuruluşlarımızın konuya sahip çıkmasının büyük önem ve değer taşıdığını vurguladı.
Kasım ve Aralık aylarında yürütülecek kampanya boyunca, halka broşür ve bilgilendirici posterler dağıtılacak, sağlık ocakları ve hasta bekleme odalarında filmler gösterilecek. Kampanya süresince TKD yetkililerinin katılacağı televizyon ve radyo programları, billboard ve gazete ilanlarıyla halkın bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılacak. 0800’lü Hipertansiyon Danışma Hattı kurulacak.
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ’NİN
“TANSİYONUNUZ KONTROL ALTINDA MI?” KAMPANYASI
Hipertansiyon Nedir?
Damarlar vücuttaki tüm organlarımızı besleyen kanın dolaştığı yollardır. Yüksek Tansiyon damarlardaki kan basıncının normalin üzerinde olmasıdır. Vücuttaki kan dolaşımında sorun olduğunda damarların beslediği organlarda bir takım hasarlar oluşur. Büyük tansiyonun 14 veya küçük tansiyonun 9 ve üzerinde olması (140/90 mmHg) yüksek tansiyondemektir. Şeker ve böbrek hastalarında ise; büyük tansiyonun 13 ve küçük tansiyonun 8 ve üzerinde olması yüksek tansiyon ya da hipertansiyon olarak sınıflandırılır. Kılavuzlara göre ideal tansiyon değeri 120/80 mmHg’dır.
Hipertansiyon beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybı gibi hastalıklara neden olabilir. Kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulan hipertansiyon hastalarında bu hastalıkların oluşması önlenebilir.
Kampanyanın Gerekçesi ve Türkiye’deki Durum:
Türkiye’de en yaygın görülen sağlık sorunlarından biri olan hipertansiyon hakkında Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nce 2003 yılında yapılan “Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması” hastalığın sıklık ve yol açtığı sağlık sorunlarıyla ilgili önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Bir yıldır sürdürülen hipertansiyonla ilgili bugüne kadar yapılan en kapsamlı çalışmadan aşağıdaki çarpıcı veriler elde edilmiştir:
· Türkiye genelinde hipertansiyon görülme sıklığı % 31,8’dir. Ülkemizde her üç kişiden biri hipertansiyon hastasıdıryani başka bir deyişle Türkiye’de yaklaşık 15 milyon hipertansiyon hastası bulunmaktadır.
· Hipertansiyon saptananların % 38’inin daha önce hipertansiyon tanısı aldığı, % 62’sinin ise ilk kez bu çalışma sırasında hipertansif olduğunu öğrendiği belirlenmiştir. Buna göre ülke genelinde hipertansiyonu olan her 3 kişiden 2’si hipertansif olduğunun farkında değildir.
· Hipertansiyon kadınlarda daha fazla görülmektedir. Erkeklerde % 27,5 sıklıkta bulunurken kadınlarda bu oran % 36,1’dir.
· Hipertansiyon hastası olup kan basıncı yeterli kontrol edilenlerin oranı sadece % 21’dir. Bu da, 5 hipertansiften 4'ünde kan basıncı kontrolünün yeterli yapılmadığını göstermektedir.
· Hipertansiyon saptanan bireylerde yapılan idrar ve kan analizleri ile % 27,4'ünde böbrek hasarının göstergesi olan 'mikroalbuminüri'nin varlığı saptanmıştır. Her 3 hipertansiften birinde böbrek hasarı saptanmasının altında yatan neden, hipertansiyonun geç fark edilmesi ve yeterince kontrol altında tutulmamasıdır.
Bu veriler hipertansiyonun tanı ve tedavisinin toplumsal düzlemde ele alınması gerektiğini açıkça göstermektedir. Sorunu tek tek bireylerin ötesinde görüp toplumsal bir yaklaşımla hipertansiyon ile mücadele edilmelidir. Bu girişimler sonucu sağlanacak bir kaç mmHg’lık düşüş bile birçok insanın hipertansiyonla ve hipertansiyona ilişkin sorunlarla tanışmamasına olanak sağlayacaktır.
Kampanyanın Amacı:
Yüksek mortalitesi ve ciddi komplikasyonlarıyla ülkemizde önemli bir sağlık problemi olan hipertansiyon konusunda farkındalık yaratmak ve ideal kan basıncı değeri (12/8) konusunda halkı bilinçlendirmek.
Kampanyada Novartis’in Rolü:
Halkı kalp hastalıkları hakkında bilinçlendirme sorumluluğu olan “Türk Kardiyoloji Derneği”nin bu kampanyasına destek olmak.
Kampanyanın Kapsamı:
Kampanya boyunca Kasım ve Aralık aylarında halkı bilinçlendirmek amacıyla görsel ve yazılı medya ve açıkhava mecraları kullanılacaktır.
Halkın Bilinçlendirilmesini Destekleyecek Basılı ve Görsel Malzemeler:
· Hasta broşürü
· Halkı bilgilendirici posterler
· Sağlık ocakları ve hasta bekleme odalarında gösterilmek üzere hasta filmi
· 0800’lü hipertansiyon danışma hattı
Toplu İletişim Planında Yer Alan Kanallar:
· TV ve Radyo Kampanyası
· Gazete ilanları
Açıkhava Mecraları:
· Billboardlar
· Raketler
· Otobüs giydirme
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ (TKD)
Kardiyoloji uzmanı hekimlerimizin meslek örgütü olarak 1963’te kurulan Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), kırk yılı aşkın bir süredir, “Mesleki ve toplumsal eğitim ve araştırmaları destekleyerek Türk halkının kalp ve damar sağlığını korumak için” çalışıyor. TKD bu çalışmalarını bünyesindeki 11 Çalışma Grubu ve 14 Yönetim Kurulu Alt Komitesi ile gerçekleştiriyor.
1300’den çok uzmanın üye olduğu “kamu yararına çalışan dernek” statüsündeki TKD, 1966’dan beri çıkardığı “Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi” adlı yayınıyla da Türkiye’deki bilimsel üretime destek oluyor.
TKD 41 yıldır Avrupa Kardiyoloji Derneği ve Dünya Kalp Federasyonu’nun üyesi. Birçok TKD mensubu, bu kuruluşların uluslararası seçimle belirlenen çeşitli organlarında yıllardır başarıyla görev yapıyor.
Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin 47 üye örgütü içinde TKD, Türkiye’yi yıllardır “Avrupa’da Kardiyoloji alanında en yüksek bilimsel katkıyı sağlayan ilk dört ülkeden biri” arasına sokmayı başarıyor.
Kurum misyonunun üç ana bileşeninden biri olan “halkımızın kalp ve damar sağlığını geliştirmek ve yurttaşlarımızı kalp damar hastalıklarından korumak” için 2005 yılı projeleri arasında ön hazırlıklarını tamamladığı 12 bölümlük televizyon programı KALPTEN SÖYLEŞİ’nin çekimleri İstanbul’da gerçekleştirildi. Kalp sağlığı konusunda en çok sorulan soruların derlenip cevaplandırılacağı her bölüm 15 dakika. TKD Yönetim Kurulu üyeleri, Çalışma Grubu Başkanları ve Basın ve Halkla İlişkiler Kurulu üyelerinin görev aldığı çekimler Ağustos başında Ankara’da tamamlandı. Bölümler kurgulanıp yayına hazır hale getirildi. KALPTEN SÖYLEŞİ’nin yapımcılığını Mediateam gerçekleştirdi.
TKD geçen yıl da aynı amaçla 6 kısa uyarı filmi hazırlatıp televizyonlarımızda 200’den çok kez gösterilmesini sağladı.
TRT Radyo 1 ve Bağlı Bölge Radyoları’nda her Cuma günü saat 16:00-16:30 arasında yayınlanan HERŞEYİN BAŞI SAĞLIKadlı uyarı skeçleri ve bu skeçlerle bağlantılı olarak görev alan TKD üyeleri tarafından dile getirilen kardiyolog tavsiyeleri bir yıl boyunca sürdürülecek. Bu yayınlar her hafta 3-4 milyon insanımıza ulaşıyor. Konuları TKD Basın ve Halkla İlişkiler Kurulu’nca belirlenen skeçleri, yaygın eğitim uzmanı Prof. Dr. Niyazi Karasar hazırlıyor; Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçıları seslendiriyor.
TKD’nin halk bilgilendirme çalışmalarının son halkası olan, uzmanlarca altı temel başlıkta hazırlanan İYİ KALPLİ BİR TÜRKİYE İÇİN broşürleri tamamlanarak basıldı ve tüm üniversite hastaneleri ile devlet eğitim hastanelerinin Kardiyoloji kliniklerine gönderildi. Bu broşürlerin çok daha büyük sayılarda bastırılarak tüm yurt çapında dağıtılması için Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüşmeler sürüyor.
Broşürlerin başlıkları şunlar:
· Hipertansiyon: Kalp sağlığının başta gelen düşmanı
· Kolesterol hakkında bilmeniz gereken her şey
· Sigara kalbinize zararlıdır
· Sinsi düşman: Şişmanlık
· Egzersiz yaparak kalp hastalığı ve inme riskini azaltmak elinizde
· Ani kalp ölümü çok sık rastlanan bir durumdur
Broşürlere TKD’nin
www.tkd.org.tr web adresinden de erişilebiliyor.
TKD, titizlikle planlayıp gerçekleştirdiği Mezuniyet Sonrası Sürekli Eğitim Programları ile, Kardiyologlarımızın, dahiliye uzmanları ve acil servis hekimlerimizin yetkinliğini geliştiriyor. TKD’nin 2004 yılında düzenlediği 16 eğitim programına 3402 hekim katıldı. 2005 yılında şimdiye dek 15’i gerçekleştirilen 21 programına ise 5600’den fazla hekim katılmış olacak.
Kurduğu Araştırma Destek Fonu ile kalp ve damar sağlığı konularında her yıl çok sayıda araştırmaya destek veren, özgün araştırma projesi yarışmaları düzenleyen TKD, ayrıca Genç Araştırmacı Teşvik Ödülleri de dağıtıyor.
Dünyanın saygın bilimsel kardiyoloji dergilerinde makaleleri yayınlanan uzmanlarımızı ayrıca ödüllendiren TKD, 1966’dan beri yayınladığı Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi adlı uzmanlık dergisiyle de Türkiye’deki bilimsel üretime destek oluyor.
Daha fazla bilgi için lütfen Ahmet Ünver’i (212-221 1730 – 38) ve S. Birsal Karamanoğlu’nu (532-442 53 87) arayınız;
www.tkd.org.tr’yi ziyaret ediniz.