[English]

Türk Kardiyoloji Derneği Kardiyoonkoloji Alt Kurulu Elektronik Bülteni Yıl: 3 Sayı: 1 / 2025


Türk Kardiyoloji Derneği
Kardiyoonkoloji
Alt Kurulu

Başkan:
Dr. Elif Eroğlu Büyüköner

YK Adına Koordinatör:
Dr. Can Yücel Karabay

Üyeler
Dr. Evin Bozçalı Polat
Dr. İmran Ceren
Dr. Menekşe Gerede Uludağ
Dr. Uğur Nadir Karakulak
Dr. Selda Murat
Dr. Yusuf Ziya Şener
Dr. Kardelen Tokdil Ohtaroğlu
Dr. Sevim Türkday Derebey

Katkıda Bulunanlar
Dr. Alpin Mert Tekin
Dr. Arda Çeviker
Dr. Ayşe İrem Boladan


 



1--81--8

Türk Kardiyoloji Derneği Kardiyoonkoloji Bülteni - Statin Therapy Reduces Radiation-Induced Cardiotoxicity in Patients with Breast Cancer Receiving Adjuvant Radiotherapy<br><br>Statin Tedavisi Adjuvan Radyoterapi Alan Meme Kanseri Hastalarında Radyasyon Kaynaklı Kardiyotoksisite Riskini Azaltmakta (Dr. Alpin Mert Tekin)

Dr. Alpin Mert Tekin
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı

Statin Therapy Reduces Radiation-Induced Cardiotoxicity in Patients with Breast Cancer Receiving Adjuvant Radiotherapy

Statin Tedavisi Adjuvan Radyoterapi Alan Meme Kanseri Hastalarında Radyasyon Kaynaklı Kardiyotoksisite Riskini Azaltmakta

J Am Heart Assoc. 2024;13:e036411. DOI: 10.1161/JAHA.124.036411

Meme kanseri, dünya üzerinde kadınları etkileyen en yaygın kanserlerden biridir. Radyoterapi ise bu kanserin tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Radyoterapinin terapötik faydalarına rağmen radyoterapi kaynaklı kardiyotoksisite sonlanımlar açısından endişelere sebep olmaktadır. Çalışmalar, radyoterapi kaynaklı kardiyotoksisitenin kanser sonrası kür olan hastaların %10-30’unda ortaya çıktığını göstermiştir. Bu oranlar; alınan radyasyon dozuna, radyasyona maruz kalan kalp dokusunun hacmine, kardiyotoksik kemoterapötik ajanların radyoterapiye eşlik edip etmemesine ve diğer konvansiyonel kardiyovasküler risk faktörlerinin varlığına göre değişim göstermektedir.

Radyoterapi lokal hastalık kontrolü açısından oldukça efektif olsa da kalp dokusunu radyasyona maruz bırakarak koroner arter hastalığı, kardiyomiyopati ve valvüler disfonksiyon gibi çeşitli yan etkilere neden olabilmektedir. Bu durum önleyici stratejilerin gerekliliğini zorunlu kılsa da kardiyotoksisite riskinin tamamının engellenmesi henüz mümkün olmamaktadır. Amerikan Kardiyoloji Heyeti (American College of Cardiology, ACC) ve Avrupa Kardiyoloji Topluluğu (European Society of Cardiology, ESC); SGLT-2 inhibitörü, ACE inhibitörü, mineralokortikoid reseptör antagonist ve beta-bloker grubu ilaçların kullanımını güncel kılavuzlarda kardiyotoksisite önleyici tedaviler olarak önermektedir. Bunlara ek olarak; yaygın kullanım sıklığı ve güvenlik profilleri sayesinde statin grubu ilaçlar da radyoterapi kaynaklı kardiyotoksisite riskini azaltmak açısından umut vadeden ilaçlar arasındadır.

Retrospektif gözlemsel olarak tasarlanan bu çalışmaya sol taraflı invaziv duktal karsinom (IDK) tanısı alan 1481 hasta dahil edilmiştir. Homojen bir kohort yaratabilmek adına çalışmaya sadece 1. evre IDK olan ve meme koruyucu cerrahi sonrası adjuvan radyoterapi alan hastalar dahil edilmiştir. Daha öncesinde kanser ve istenmeyen kardiyovasküler olay öyküsü olan hastalar çalışmadan dışlanmıştır. Çalışmaya alınan hastalar; mevcut kardiyovasküler öykülerine, yaş, cinsiyet, sigara ve alkol alışkanlıkları ile düzenli kullandığı ilaçlar gibi özelliklerine göre 1:1 oranında eşleştirilmiştir. Çalışmanın birincil sonlanım noktası olarak akut miyokard enfarktüsü, akut koroner sendrom, serebrovasküler olay, kalp yetersizliği ve kardiyovasküler ölüm sonlanımlarının birleşimi alınmıştır.

Çalışma sonucunda, statin kullanan hastaların bulunduğu grubun yaş ortalamasının, konvansiyonel kardiyovasküler risk faktörü yaygınlığının ve SGLT-2 inhibitörü, ACE inhibitörü, mineralokortikoid reseptör antagonisti ve beta-bloker grubu ilaç kullanım yaygınlığının statin kullanmayan hastaların bulunduğu gruba oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Her iki gruptaki hastalar eğilimlerine göre eşleştirildikten sonra istenmeyen kardiyovasküler olay sıklığının statin kullanan hasta grubunda daha seyrek olduğu izlenmiştir. Standart adjuvan meme radyoterapisi sonrası statin tedavisi başlanması istenmeyen kardiyovasküler olay riskinde önemli bir düşüş ile ilişkilendirilmiştir. Çalışmanın birincil sonlanım noktasının statin kullanan hasta grubunda %66 oranında daha az olduğu görülmüştür (p<0.0001). Statinlerin bu koruyucu etkisi, diğer statin grubu moleküllerde de izlenmiştir. Rosuvastatin kullanan hastaların hiç statin kullanmayan hastaların %20’si kadar istenmeyen kardiyovasküler olay tecrübe ettiği izlenmiştir. Dolayısıyla istenmeyen kardiyovasküler olay riskini azaltmada en güçlü molekülün rosuvastatin olduğu görülmüş olup sırasıyla pravastatin, simvastatin, lovastatin, atorvastatin ve fluvastatin takip etmektedir. Birincil sonlanma noktası sıklığını azaltmada hidrofilik statinlerin (pravastatin ve rosuvastatin) lipofilik statinlere kıyasla daha etkin olduğu görülmektedir (HR 0.23 [95% CI,0.13–0.41] vs. HR 0.38 [95% CI, 0.28–0.52]. Bunun yanında; statin tedavisinin daha yüksek günlük dozlarının ve kullanılan daha fazla kümülatif dozun da birincil sonlanım sıklığını azalttığı izlenmiş olup statin dozu ve istenmeyen kardiyovasküler olay riski arasında net bir doz cevap ilişkisi ortaya koyulmuştur. Beş yıllık birincil sonlanım noktası sıklığının ise statin kullanmayan hastaların bulunduğu grupta, statin kullanan hastaların bulunduğu grubun 2,5 katı kadar yaşandığı görülmüştür (p<0.0001). Adjuvan meme radyoterapisi sonrası statin tedavisi başlanması tüm majör istenmeyen kardiyovasküler olayların sıklığını azaltmaktayken bu durumun akut miyokard enfarktüsü için geçerli olmadığı saptanmıştır. Bu durumun, mevcut kohortta akut miyokard enfarktüsü sıklığının seyrek olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu çalışma; adjuvan meme radyoterapisi sırasında ve sonrasında, statin tedavisi uygulanmasının önemini vurgulamış olup söz konusu tedavinin radyasyon kaynaklı kardiyotoksisiteyi ve buna bağlı yan etkileri azalttığı gözlenmiştir.


1--8

 2025 © Bu sitenin tüm hakları Türk Kardiyoloji Derneğine aittir.