Kür Sağlanabilen Malignitelerde Kardiyovasküler Hastalık Prevalansı

Prevalence of Cardiovascular Disease in Patients With Potentially Curable Malignancies (Battisti et al. JACC:Cardiooncology, 2022)

Dr. Emre Sezici

Adana Şehir Hastanesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

Kanser ve kardiyovasküler hastalıklar (KVH) ortak risk faktörlerini taşımaktadır. KV hastalıklar, kanser hastalarının tedavisini ve prognozunu etkilemektedir. Bu çalışma, kür sağlanabilen maligniteli hastalarda komorbid özellikler ve sosyal yoksunluk göz önünde tutularak kardiyovasküler hastalık prevelansını ortaya çıkarmak ve İngiltere verilerini sunmak için yapılmıştır

Çalışma; 2013-2018 yılları arasında İngiltere'de evre I-III meme kanseri, evre I -III kolorektal kanser, evre I-III prostat kanseri, evre I-IIIA küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) , evre I- IV diffüz büyük B hücreli lenfoma (DBBHL) ve evre I-IV Hodgkin lenfoma teşhisi konan, 25 ile 100 yaş arasındaki hastaları içermektedir.

Katılımcıların ortalama yaşı 67 olup yarısı erkekti. Çalışmaya dahil edilen 634.240 hastanın 102.834'ünde (%16,2) daha önceden KVH öyküsü mevcuttu. Çalışma sonunda meme kanseri olanlarda (%7,7; GA %95 CI: %7,6 - %7,8), kolon kanseri olanlarda ( %22.1 GA %95 CI: %%21,8 - %22,3 ) prostat kanseri olanlarda (%15.4; GA %95 %15,3-%15,6) NSCLC olanlarda (%36,1; GA %95 CI: %35,7-%36,4) DBBHL olanlarda (%21,7; GA %95 CI: %21,2-%22,2) ve Hodgkin lenfoma'da (%11,6; GA %95 CI: %10,8 - %12,3) yaygın KVH saptanmıştır. Düzeltilmiş ve düzeltilmemiş lojistik regresyon analizlerinde artan yaş, erkek cinsiyet, Çoklu Yoksunluk İndeksi’nin (ÇYİ) artan gelir parametresi, ameliyat olmama, radyoterapi veya kemoterapi almama ile artan KVH oranları arasında anlamlı bir ilişki gözlemlenmiştir.

Çalışmada KVH prevalansı en yüksek olan kanser tipi küçük hücreli dışı akciğer kanseri (%36,1) iken; en düşük olan meme kanseri (%7,7) idi. Yaş, cinsiyet, ÇYİ'nin gelir parametresi ve Charlson komorbidite indeksi için düzeltme yapıldıktan sonra, KVH’nin meme kanseri hastalarına kıyasla diğer kanser gruplarında daha yüksek olduğu gösterilmiştir.

Yaşlı, KHDAK tanılı ve gelir düzeyi düşük bölgelerde yaşayan hastalarda daha belirgin olmak üzere; potansiyel kür sağlanabilen kanser hastalarında kanser tanısı öncesinde KVH’lerin sık olduğunu tespit ettik. Çalışmanın kısıtlılıklarına bakıldığında; sadece hospitalize edilen hastaların verilerinin incelenmiş olması, ayaktan takip edilen hastaların analize dahil edilememesine neden olmuştur. Kardiyovasküler hastalıklar için risk teşkil eden sigara içme, obezite, fiziksel aktivite gibi parametreler değerlendirilmemiştir.

Sonuç olarak, kanser ve KVH arasında önemli bir korelasyon vardır. Yaş, cinsiyet, düşük sosyoekonomik düzey ve tümör tipleri bazında önemli farklılıkların yanı sıra KVH ve kür sağlanabilen kanser teşhisleri arasında anlamlı bir birliktelik mevcuttur. Bu nedenle ulusal veya uluslararası tedavi modalitelerini ve kanser sonuçlarını değerlendirirken KV hastalıklar göz önünde bulundurmak önemlidir.