« Teorik Yazılar

Erişkin temel yaşam desteği

Uzm.Dr.Meltem AKKAŞ CAMKURT
Hacettepe Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi

Temel yaşam desteği (TYD), halktan kurtarıcılar ve sağlık personeli için, ani kardiyak arrest (AKA), akut myokard enfarktüsü, stroke ve yabancı cisime bağlı havayolu tıkanıklığını tanıma; kardiyo-pulmoner resüsitasyon(KPR) uygulama ve otomatik eksternal defibrilatör(OED) kullanma eğitimini içerir.

GİRİŞ:
AKA, önemli bir ölüm nedenidir ve hastane dışı arrestlerde ilk analize edilen kalp ritmi %40 ventriküler fibrilasyondur(VF). Muhtemelen bu oran çok daha yüksektir fakat ritim analizi geciktiğinde, hızlı ventriküler taşikardi (VT) veya VF, asistoliye dönüşmektedir.Amerikan Kalp Cemiyeti’nin AKA da, yaşam zincirinin zamanla yarışarak devam ettirilmesi açısından özellikle üzerinde durduğu 4 konu vardır.(şekil 1).

Şekil 1:TYD basamakları

1. Acil durumun erken tanınması ve Acil Tıp Servisinin(ATS) erken aktivasyonu. Bizim ülkemiz için 112 Acil Yardım ve Ambulans Hizmetlerinin harekete geçirilmesi 2. KPR’nın erken başlatılması ki bu,VF AKA mağdurlarında yaşam şansını 2-3 kat arttırır.

3. Erken defibrilatör kullanımı. KPR ile birlikte OED kollaptan sonra 3 -5 dakika içinde kullanıldığında yaşam şansı %49-%75 gibi oldukça yüksek oranlardadır.

4. Sağlık personeli tarafından ileri kardiyak yaşam desteği ve resüsitasyon sonrası bakımın erken dönemde başlatılması.

Kurtarıcılar bu 4 maddenin en az ilk 3’ünü mümkünse de 4’ünü sağlamalıdırlar.Birçok ülkede ATS’nin çağrıdan sonra olay yerine gelmesi, 7-8 dakika veya daha uzundur. Bu kritik zaman diliminde mağdurun yaşam şansı, daha çok halktan kurtarıcıların uygulamalarına bağlıdır. ATS’nin, çağrıyı alması ile olay yerine gelmesi arasındaki süreyi kısaltmak için, periyodik olarak iyileştirme çalışmaları yapılması ve protokollerin yeniden gözden geçirilmesi tavsiye edilir(Class I).
Her ATS, mağdurların hastaneden taburculuk oranlarını ölçmeli ve yapılan uygulama değişikliklerin etkisini belirlemeli ve dökümante etmelidir(Class II a).

Kardiyak arrestte derhal KPR başlatılmalıdır .KPR ile az fakat kalp ve beyin için hayati kan akımı sağlanacaktır. Ayrıca VF’de OED ile defibrilasyon uygulanıncaya kadar KPR yapılması, defibrilasyona yanıt olasılığını da arttıracaktır.Eğer kollapstan sonra şok verilme zamanı 4 dk(LOE 4), 5 dk(LOE2) veya daha uzun sürecekse KPR uygulanması tavsiye edilir..

Defibrilasyon kalbi y€niden çalıştırmaz. Başlıca VF ve diğer kardiyak aktiviteleri durdurur. Eğer kalp hala yaşıyorsa, normal pacemaker yeniden çalışacak, yeterli kan akışı sağlanacaktır.

Başarılı defibrilasyondan sonra ilk birkaç dakika içinde asistoli ve bradikardi görülebilir ve kalp etkili biçimde çalışmayabilir.1 çalışmada VF AKA vakalarında şok sonrası %25-40 organize bir ritm görülmüştür.Efektif perfüzyon ise daha az orandadır. Bu yüzden, yeterli perfüzyon oluşuncaya kadar, defibrilasyon sonrası birkaç dakika KPR yapılması gerekli olabilir.

Halktan kurtarıcılar OED kullanımı konusunda eğitilmelidirler.OED oldukça güvenilirdir. Yalnızca VF, onun prekürsörleri ve hızlı VT tespit ettiğinde şok verecektir.AKA da zaman kritiktir.Şahitli VF AKA da KPR olmadan yaşam şansı her dakika için %7-10 azalır.KPR yapıldığında bu oran %3-4’tür.Başka bir deyişle defibrilasyon uygulanıncaya kadar KPR yapılması yaşam şansını 2-3 kat arttırır.Hastane dışı şahitli VF AKA da, hava alanı, gazino gibi yerlerde kollapstan sonra 3-5 dk içerisinde OED kullanımı ile yaşam şansı %49-75 gibi yüksek oranlardadır.

KARDİOPULMONER ACİLLER

Acil çağrı karşılayıcı
Acil çağrı karşılayıcısı, ATS’nin bir parçasıdır.Telefon çağrısına KPR talimatları verebilmek için uygun eğitimi almalıdır(Class IIa). İzlemsel çalışmalar (LOE 4) ve randomize çalışmalar(LOE 2), çağrı karşılayıcısının verdiği KPR talimatları sayesinde KPR uygulamasının artığını göstermiştir fakat yaşam oranının arttığına dair açık bulgular yoktur.

Çağrı karşılayıcı boğulma gibi ölüm nedeninin yüksek olasılıkla asfeksi olduğu durumlarda kurtarıcı soluk ardından göğüs kompresyonları talimatını vermelidir.Diğer durumlarda (AKA gibi) kurtarıcı soluk verme konusunda isteksizse, tek başına göğüs kompresyonları yapılabilir(Class IIb).ATS kalite iyileştirme programları ile kurtarıcılara verilen KPR talimatları peryodik olarak gözden geçirilmelidir(Class IIa).

Mağdurun soluk kesilmesi durumunu kurtarıcılar ‘hasta nefes alıyor’ diye yorumlayabilirler.Bu yanlış değerlendirme kardiyak arrest durumunda KPR’a başlanmasını geciktirir(LOE5). Çağrı karşılayıcı KPR eğitim programları , kurtarıcının soluk kesilmelerini tanımasında yardımcı olacak ve KPR’a erken başlamasını sağlayacak şekilde geliştirilmelidir (Class IIb).

Akut Koroner Sendrom(AKS)
Akut miyokard enfarktüsünden ölümlerin %52’si hastane dışında ve çoğu da semptomların başlamasından sonra ilk 4 saat içinde görülür.Erken teşhis ve tedavi kalbe zararı sınırlar.Tedavi semptomların başlamasından sonra ilk birkaç saat içinde başlanırsa, oldukça etkilidir. AKS riski olan hastalara ve yakınlarına, hastalığın semptomları anlatılmalı; bu semptomlar görüldüğünde aile hekimlerini aramak ve hastaneye başvurmak yerine derhal ATS’yi aktive etmeleri öğretilmelidir. Klasik semptom göğüste ağrıdır fakat vücudun üst yarısındaki diğer bölgelerde de ağrı hissedilebilir.Solunum sıkıntısı, terleme, bulantı, baş dönmesi gibi şikayetler de görülebilir. Karekteristlik olarak semptomlar 15 dk dan uzun sürer. Atipik semptomlar yaşlılarda, kadınlarda ve diyabetik hastalarda daha yaygındır.Tüm ATS hizmeti verenler, AKS semptomlarını tanıma, hastayı stabilize etme, uygun tedaviyi alabileceği hastaneye sevk etme konusunda eğitilmelidirler. ATS hizmeti verenler havayolu açıklığını sağlamalı ve hastaya oksijen başlamalı(Class IIb), aspirin ve nitrogliserin vermelidirler. Hasta eğer aspirin almamışsa ve bilinen alerji öyküsü yoksa ATS hizmeti verenler 160-325 mg aspirini hastaya çiğnetmelidirler(Class I). Paramedikler 12-lead EKG sağlama konusunda hem eğitimli hem de donanımlı olmalı ve EKG yi veya yorumunu transfer edilen hastaneye ulaştırmalıdırlar(Class IIa).

ERİŞKİN TYD BASAMAKLARI
Öğrenmeyi, hatırlamayı ve uygulamayı kolaylaştıracak şekilde TYD algoritması şekil 2 ve şekil 3’de özetlenmiştir.Halktan kurtarıcılar ve sağlık personeli uygulamaları arasında bazı farklılıklar vardır.


Şekil 2:Sağlık personeli olanlar için TYD basamakları

Şekil 3:Halktan kurtarıcılar(sağlık personeli olmayanlar) için TYD basamakları

1.ÇEVRE GÜVENLİĞİ
Kurtarıcı her şeyden önce ortam güvenliğini sağlamalıdır.Genel kural olarak mağdur ve kurtarıcının güvenli bir ortamda bulunmasıyla TYD başlatılır. Bununla birlikte halktan kurtarıcılar travma hastalarını yalnızca mağdur yangın alanı gibi tehlikeli bir yerde bulunuyorsa hareket ettirmelidirler.

2.BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ortam güvenliğini sağlayan kurtarıcı daha sonra hastanın bilinç durumunu değerlendirmelidir. Omuzlarından tutarak, hafifçe sarsıp, ‘İyi misiniz?’ diye sormalıdır.Hasta yanıt verir fakat yaralı ise ve travmaya uğramamışsa şekil 4 ‘de görüldüğü gibi derlenme(recovery-iyileşme) pozisyonuna getirilir, daha sonra yardım çağrılır. Derlenme pozisyonu, normal solunumu ve efektif dolaşımı olan fakat bilinçsiz durumdaki mağdurlarda kullanılır(Class IIb). Böylece hava yolu açıklığı devam ettirilir, hava yolu tıkanıklığı ve aspirasyon riski azaltılır.Bu pozisyonun birkaç varyantı vardır ve her birinin ayrı avantajları mevcuttur.Fakat stabil, gerçek lateral pozisyona yakın, solunum zorluğu yaratabilecek göğüs basısı olmayan tek bir pozisyon tercih edilir.

Şekil 4:Derlenme(recovery) pozisyonu

3.ATS AKTİVASYONU
Kurtarıcı ani şahitli kollaps durumunda yalnızsa ve mağdur erişkin cevapsızsa (hareket etmiyor ve uyarılara cevap vermiyor ise), ATS’yi aktive etmeli(112’ye telefon etmeli), OED sağlamalı; KPR uygulamak ve gerekirse de defibrilasyon yapmak üzere hastanın yanına geri dönmelidir.Yalnız kurtarıcı boğulma veya diğer asfeksiye bağlı arrestlerde, süresi bilinmeyen tanıksız hastane dışı arrestlerde, her yaş için, öncelikle 5 siklus(yaklaşık 2 dk) KPR uygulamalı daha sonra ATS aktive etmelidir.

Kurtarıcı 112’yi ararken de bulunduğu yer, olayın ne olduğu, kaç mağdur bulunduğu, mağdurların durumu ve yardımın tipi hakkında sorulacak sorulara da hazırlıklı olmalıdır. Birden fazla kişi ortamda mevcutsa, bir kişi yardım çağırırken diğeri hastayı değerlendirir.

4. HAVAYOLU AÇIKLIĞININ SAĞLANMASI
Hasta sert bir yüzeyde supin pozisyona getirilmelidir. 6 hastalık bir çalışmada (LOE 3) ve 3 vaka raporunda(LOE 5) hospitalize hastalarda prone pozisyonda KPR yapıldığında supin pozisyona göre daha yüksek kan basıncı sağlandığı rapor edilmiştir. 22 entübe hastayı içeren 6 vaka serisinde de, prone pozisyonda KPR yapılan 10 hastada taburculuk rapor edilmiştir(LOE 5). Endotrakeal tüp, laringeal mask airway (LMA), ösefagiyal-trakeal kombitüp ile ileri havayolu sağlanmış, hospitalize bir hasta, spinal cerrahi gibi bir durum nedeniyle supin pozisyona getirilemiyorsa, sağlık personeli hastaya prone pozisyonda KPR uygulayabilir(ClassIIb).Diğer durumlarda supin pozisyonda KPR tavsiye edilir.

Havayolu açıklığı:Halktan kurtarıcılar
Halktan kurtarıcılar havayolu açıklığını hem travmaya uğramış hem de travma olmayan hasta gurubunda head tilt-chin lift (başın geriye çenenin yukarı kaldırılması) manevrası ile sağlar(Class IIa).Hem öğrenmesi hem de uygulaması zor olduğundan ve spinal incinmeye neden olmadan etkili bir biçimde yapılamadığından, halktan kurtarıcılar için jaw thrust manevrası artık tavsiye edilmemektedir(Class IIb)

Havayolu açıklığı:Sağlık personeli
Kafa ve boyun travması delili olmayan hastalarda sağlık personeli head tilt-chin lift manevrasını uygulamalıdır Head tilt-chin lift manevrasının, bilinçsiz, paralizili erişkin hastalarda uygulanmış fakat kardiyak arrestli hastalarında çalışılmamış olmasına rağmen, klinik, radyolojik(LOE3) deliller ve vaka serileri(LOE5) etkili olduğunu göstermiştir.

Yaklaşık %2 künt travmalı hastada spinal yaralanma vardır.Bu risk kraniyofasiyal yaralanmalarda ve Glaskow Koma Skalası<8 ise, 3 kat artar. Eğer sağlık personeli olan kurtarıcılar servikal yaralanmadan şüphelenirse, havayolu açıklığını, kafayı ekstansiyona getirmeden jaw thrust manevrası ile sağlamalıdırlar(Class IIb).Fakat havayolu açıklığını ve yeterli solunumu sağlamak KPR da öncelikli olduğundan(Class I), eğer jaw thrust manevrası ile havayolu açıklığı sağlanamazsa, travma hastalarında da head tilt-chin lift manevrası uygulanmalıdır(şekil 5).

Head Tilt-Chin Lift Jaw Thrust
Boyun ekstansiyonu Çene asılması
Çene kaldırılması Sadece sağlık personeli

Şekil 5.Hava yolu açma manevraları

Spinal yaralanmadan şüphelenilen hastalarda, immobilizasyon aletleri yerine manual spinal hareket kısıtlaması tercih edilmelidir (Class IIb). Manual spinal hareket kısıtlaması daha güvenilirdir ve immobilizasyon aletleri havayolu açıklığına engel olabilir(LOE 3 ve 4). Servikal boyunluk KPR sırasında havayolu açıklığını sağlamayı zorlaştırdığı gibi, kafa travmalı hastada intrakraniyal basınç artışına neden olabilir(LOE 4 ve 5; Class IIb). Bununla birlikte spinal immobilizasyon aletleri transport sırasında gerekli olur.

5.SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Havayolu açıklığı sağlanırken, bak-dinle-hisset yöntemi ile solunum 10 saniye içerisinde değerlendirilir.Kurtarıcı yanağını mağdurun ağzına yaklaştırır, nefesini hissetmeye çalışır.Soluk seslerini dinlerken bir yandan da gözleri göğüs kafesinin hareketlerini izler. Halktan kurtarıcılar normal solunumu yoksa, sağlık personeli ise yeterli solunumu yoksa, hastaya 2 kurtarıcı nefes verir. Eğer halktan kurtarıcılar kurtarıcı soluk vermeye isteksiz iseler, göğüs kompresyonlarına başlamalıdırlar (Class IIa).

Halktan kurtarıcılar kadar profesyoneller de bilinçsiz mağdurlarda, solunumun yeterli olup olmadığını değerlendirmekte zorlanabilirler(LOE7).

Havayolu açık değilse veya hasta AKA ilk dakikalarında görülen soluk kesilmeleri yaşıyorsa, bu durum yanlış değerlendirmeye neden olabilir.Erişkinlerde soluk kesilmeleri etkili nefes alıp verme değildir ve hastanın solunumu yokmuş gibi değerlendirilip kurtarıcı soluğun verilmesi gerekir(Class I). KPR eğitimi sırasında soluk kesilmelerinin nasıl tanınacağı vurgulanmalıdır.Yanıtsız mağdur, iç çekmeleri yaşıyorsa kurtarıcı nefesin verilip, KPR’ın başlatılması gerektiği öğretilmelidir(Class IIa).

Her bir soluk 1 saniye ve üzerinde, farkedilir göğüs yükselmesi yapacak volümde olmak üzere, 2 kurtarıcı soluk verilir.KPR sırasında ventilasyonun amacı yeterli oksijenizasyonu sürdürmektir fakat bunu yapabilecek optimal tidal volüm, solunum hızı ve oksijen konsantrasyonu bilinmemektedir..Aşağıdaki genel tavsiyelere uymak yerinde olur.
1. VF AKA da ilk dakikalarda kurtarıcı soluk, göğüs kompresyonları kadar önemli olmayabilir.Çünkü kardiyak arrestten sonra ilk birkaç dakikada kandaki oksijen seviyesi yüksek kalacaktır. Erken kardiyak arrestte, miyokardiyal ve serebral oksijen kullanımı azalmış kan akımı(kardiyak out-put) nedeniyle daha limitlidir. KPR sırasında kan akımı göğüs kompresyonları ile sağlanır. Kurtarıcılar etkili göğüs kompresyonuna erken başlamalı ve göğüs kompresyonları sırasındaki kesintileri minimalize etmelidirler.

2. Uzamış VF AKA da kandaki oksijen kullanıldığından, hem ventilasyon hem de kompresyon önemlidir.Çocuklarda, boğulma vakaları gibi asfeksiye bağlı arrestlerde hem solunumun hem de dolaşımın desteklenmesi önemlidir.

3. KPR sırasında akciğerlere kan akımı önemli ölçüde azaldığından, yeterli ventilasyon perfüzyon oranı, normalden daha düşük tidal volüm ve solunum sayıları ile sürdürülebilir.Kurtarıcılar çok fazla yada geniş volümde nefes vererek hiperventilasyon yapmamalıdırlar.Aşırı ventilasyon hem gereksiz hem de zararlıdır.Çünkü intratorasik basınç artar, kalbe venöz dönüş azalır, dolayısıyla kardiyak out-put düşer ve yaşam şansı azalır.

4. Geniş volümde zorlayarak nefes vermekten kaçınılmalıdır.Bu tür solunum gereksizdir ve gastrik şişmeye ve bunun komplikasyonlarına neden olur.
2000 ECC Kavuzundaki tidal volüm, solunum sayısı ve soluk verme aralıkları gerçekçi bulunmamıştır. Bu nedenle 2005 klavuzu daha basit tavsiyelerde bulunur.
1. Her kurtarıcı soluk 1 saniye üzerinde verilmelidir
2. Ağızda ağıza, oksijen ile birlikte veya oksijensiz bag maske ile, göğüs kafesinde fark edilebilir bir yükselmeye neden olacak tidal volüm verilmelidir(ClassIIa)
3. Hızlı veya zorlu soluk vermekten kaçınılmalıdır.
4. İleri havayolu sağlanmış hastada, 2 kişi ile KPR yapılması durumunda, göğüs kompresyonlarına ara vermeksizin, asenkron bir şekilde dakikada 8-10 kez olacak şekilde hasta ventile edilmelidir(ClassIIa).

Normal perfüzyonlu anestezi almış erişkinlerde yapılan çalışmalarda, 8-10 mL/kg tidal volüm ile oksijenizasyon ve karbondioksit eliminasyonu sağlanır. KPR sırasında kardiyak out-put normalin %25-33’ü kadardır. Akciğerlerden oksijen alımı ve karbondioksit verilmesi azalmıştır.Bu nedenle KPR sırasında yaklaşık 500-600 mL (6-7 mL/kg) tidal volüm yeterlidir(ClassIIa). Kurtarıcılar tidal volümü ölçemeyeceklerinden bu değerler özellikle ventilatör kullanıcıları ve yapımcıları için önemlidir. Erişkinlerde 1-2 L’lik bag mask kullanılır. Pediatrik olanlar erişkinler için yeterli tidal volümü sağlayamaz.

Bir izlemsel çalışmada, eğitimli TYD uygulayıcılarının anestezi almış, entübe ve paralizili erişkin hastalarda yaklaşık 400 mL tidal volüm verildiğinde göğüs kafesindeki yükselmeyi fark edebildikleri görülmüştür. Bununla beraber, ileri havayolu sağlanmamış hastalarda göğüs kafesindeki yükselmeyi görebilmek için muhtemelen daha fazla volümde kurtarıcı nefes vermek gerekecektir.

Gastrik şişme genellikle ileri havayolu sağlanmadığında oluşur. Regurjitasyon ve aspirasyona ve diyafragma elevasyonuna neden olur. Bu durumda akciğer hareketleri sınırlanır ve respiratuvar komplians azalır. Ösefagustaki basınç, alt ösefagiyal sfinkter basıncını aşarsa, her kurtarıcı solukla verilen hava mideye geçer.Gastrik inflasyon riski yüksek proksimal havayolu basıncı ile artar, alt ösefagiyal sfinkter açılma basıncı ile azalır.Bu riski minimalize etmek amacıyla her kurtarıcı soluk 1 saniye üzerinde fark edilebilir göğüs kafesi yükselmesi oluşturacak şekilde verilir.

Ağızdan-ağıza kurtarıcı soluk

Hastanın havayolu açıklığı sağlanır, burun kapatılır, normal derinlikte bir nefes alınıp kurtarıcının ağzı hastanın ağzını kavrayacak şekilde 1 saniye üzerinde nefes verilir.Göğüs kafesinin yükseldiği görülür. Arkasından ikinci kurtarıcı soluk 1 saniye üzerinde verilir(ClassIIb). Normal bir soluk yerine derin bir nefes alıp vermek kurtarıcıda baş dönmesine, mağdurda da hiperventilasyona neden olur. Ventilasyon zorluğunun en yaygın nedeni havayolu açıklığının sağlanamamış olmasıdır. Bu nedenle ilk kurtarıcı nefesten sonra, göğüs kafesindeki yükselme görülemezse, head tilt-chin lift manevrası ile havayolu açıklığı yeniden sağlanmalı daha sonra ikinci kurtarıcı nefes verilmelidir.

Ağızdan ağıza solunumda bariyer aletleri

Bu aletler enfeksiyon geçiş riskini azaltmayabilir, üstelik hava akışına rezistan oluşturabilirler. Bariyer aletleri kullanılıyorsa bunlar kurtarıcı soluk vermekte gecikmeye neden olmamalıdırlar. Bazı maskeler oksijen girişi içerirler. Eğer oksijen kullanımı uygunsa, sağlık personeli minimum 10-12L/dk akış hızında oksijen başlamalıdır.

Ağızdan buruna ve ağızdan stomaya ventilasyon

Mağdurun ağızının ciddi şekilde yaralanması nedeniyle açılamaması, suda boğulma gibi ağızdan ağıza solutmanın mümkün olmadığı durumlarda, ağızdan buruna ventilasyon tavsiye edilir(Class IIa). Vaka serileri, ağızdan buruna ventilasyonun mantıklı, güvenilir ve etkili olduğunu göstermektedir(LOE 5).

Trakeal stoması olan hastalarda ağızdan stomaya kurtarıcı soluk verilir. Ağızdan-stoma solunumunun güvenirliliği ve etkisi konusunda yayınlanmış çalışmalar yoktur. Bir çalışmada laringektomili hastalarda pediatrik yüz maskesinin standart ventilasyon maskesinden daha iyi olduğu gösterilmiştir(LOE 4).

Bag maske ile ventilasyon

Bag-mask ventilasyon oda havasında veya oksijenle uygulanabilir. İleri havayolu sağlanmadığından, gastrik şişme ve onun komplikasyonlarına neden olabilir. Bag-mask kullanıldığında, her soluk 1 saniye üzerinde ve yeterli göğüs kafesi yükselmesi sağlayacak bir tidal volümde verilmelidir.

Regürjitasyonun görülebilmesi için maske şeffaf olmalı, yüze sıkıca oturmalı, hem ağzı hem de burnu kapatmalıdır. Maske oksijen girişine uygun olmalı, standart 15-22 mm’lik konnektörü olmalı, erişkin ve birkaç pediatrik boyutta maske ile kullanılabilmelidir..

Uygun ve yeterli bag-maske kullanımı için epeyce pratik gerekir.Tek kurtarıcı bir yandan çene kaldırma ile havayolu açıklığını sağlarken, bir yandan da maskeyi hastanın yüzüne yapışık tutmalı ve maskeyi sıkarak ventilasyonu sağlamalıdır.Bu arada göğüs kafesinde yeterli yükselmenin olduğunu gözlemlemesi gerekir.Bu nedenle bag-maske kullanımı eğitimli ve deneyimli 2 kurtarıcı ile daha etkilidir.Bir kurtarıcı havayolu açıklığını sağlayıp, maskeyi yüze sıkıca tutarken, diğeri de maskeyi sıkar.Her iki kurtarıcı da göğüs kafesindeki yükselmeyi izlemelidirler.

Kurtarıcı göğüs kafesinde yeterli yükselmeyi sağlayacak tidal volümü verebilmek için erişkinlerde 1-2 L’lik bag kullanmalıdır(ClassIIa).

Havayolu açık ve maske yüze oturmuş durumda sızdırma yoksa, 1L’likmaske ½ yada 1/3 oranında, 2 L’lik maske ise 1/3 oranında sıkılırsa yeterli miktarda volüm sağlanır.İleri hava yolu sağlanmadığı müddetçe, 2 kurtarıcı soluk ardından 30 kardiyak kompresyon şeklinde sikluslar devam eder.Kurtarıcı soluklar kompresyon bitince verilir, kurtarıcı soluklardan sonra kesintiye uğratmaksızın yeniden kardiyak kompresyona geçilir(senkronize).

Sağlık personeli olanlar, eğer uygunsa >%40 , minimum akış hızı 10-12 L/dk oksijeni hastaya başlamalıdırlar. İdeal olanı maskenin %100 oksijen verebilen oksijen reservuarına bağlanmasıdır.

LMA ve osefagiyal-trakeal kombi tüp eğitimli ve deneyimli sağlık personeli için bag-maskeye alternatiftir(Class IIb). Bu aletlerin daha az ya da daha çok komplikasyona neden olup-olmadıkları açık değildir fakat hem maske hem de bu aletlerin güvenli ve efektif kullanımı için eğitim gereklidir.

İleri hava yolu ile ventilasyon
KPR sırasında ileri hava yolu sağlanırsa, kompresyon ve ventilasyon asenkronize yapılır.Bir kurtarıcı dakikada 100 kardiyak kompresyon uygularken, diğeri dakikada 8-10 kez hastayı solutur.Böylece kardiyak kompresyonlar kesintiye uğramaz. 2 dakikada bir kompresyon ve ventilasyon sağlayıcıları değişmeli ve bu değişim <5 saniye olmalıdır. Aksi taktirde, kompresyon uygulayıcısında oluşan yorgunluktan dolayı, kardiyak kompresyonların kalitesi bozulacaktır.

Yine görülmüştür ki, dakikada >12 soluk vermek intratorasik basıncı arttırır, kalbe venöz dönüşü azaltır. Venöz donüşün azalması, kardiyak out-putun dolayısıyla da koroner ve serebral perfüzyonun düşmesine neden olur. KPR sırasında aşırı ventilasyondan kaçınmak ve dakikada 8-10 kez solutmak çok önemlidir.

Otomatik transport ventilatörleri, hem hastane içi hem de hastane dışı dışı arrestlerde, nabızlı ve ileri hava yolu sağlanmış hastaların naklinde faydalıdır(ClassIIa).

Krikoid bası
Krikoid kartilaja uygulanan basınçla, trakea posteriora itilir, osefagus servikal vertebraya doğru komprese edilir.Böylece mide şişmesi önlenebilir, regürjitasyon ve aspirasyon riski azaltılabilir. Krikoid bası için genellikle , kompresyon ve ventilasyon işini yapanların dışında bir üçüncü kişiye ihtiyaç vardır. Mağdur derin bir bilinçsizlik durumu içinde ise(öksürük ve gag refleksi yoksa) kullanılmalıdır.

6.DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Sağlık personeli olanlar için nabız kontrolü

Halktan kurtarıcılar %10 nabızsız hastada nabızın yokluğunu tanımada(düşük sensivite), yine nabızlı %40 hastada nabızın varlığını tanımada yetersiz kalırlar(düşük spesivite). ECC 2000 klavuzunda nabız kontrolü halktan kurtarıcılar için kaldırılmış, sağlık personeli için, önemi azaltılmıştır. Solunum, öksürük veya hasta hareketleri, dolaşımın değerlendirilmesinde daha önemlidir..Eğitimi kolaylaştırmak için, halktan kurtarıcılara, eğer bilinçsiz mağdurun solunumu yoksa kardiyak arrest olarak değerlendirilmesi gerektiği öğretilmelidir.(halktan kurtarıcılar dolaşımı değerlendirmek için nabız kontrolü yapmıyor).

Sağlık personelinin dahi nabızın olup olmadığına karar vermesi zor olabilir ve nabız kontrolü uzun zaman alabilir. Sağlık personeli nabız varlığını 10 saniye içinde değerlendirmelidir(ClassIIa). Eğer 10 saniye içinde nabız alınamazsa, göğüs kompresyonlarına başlanmalıdır.

Mağdurun spontan dolaşımı mevcut (palpe edilen nabzı var) fakat solunumunun desteklenmesi gerekiyorsa, dakikada 10-12 (5-6 saniyede bir) kurtarıcı soluk verilmelidir(Class IIb). İleri hava yolu sağlanmış olsun yada olmasın, her kurtarıcı soluk 1 saniye üzerinde ve fark edilebilir göğüs kafesi yükselmesine neden olacak volümde verilmelidir.2 dakikada bir yeniden nabız kontrolü yapılmalıdır(Class IIa).Nabız kontrolü sırasında da 10 saniyeden daha fazla zaman harcanmamalıdır.

Göğüs kompresyonları sternumun alt ½ yarısına uygulanmalıdır.Kompresyonlar intratorasik basıncı arttırır ve kalbi komprese eder.Göğüs kompresyonları doğru ve etkili bir biçimde yapıldığında 60-80 mmHg sistolik arteriyal basınç oluşturmasına rağmen, diastolik basınç düşüktür ve karotid arterde ortalama arteriyal basınç nadiren 40 mmHg’yi geçer.

Kompresyon ile sağlanan kan akımı küçük miktarda olmakla birlikte kalp ve beyin için hayati olan oksijen ve substratları sağlar.

Göğüs kompresyonlarının fizyolojisi, çeşitli kompresyon hızlarının etkisi, ventilasyon/kompresyon oranları, kompresyon ve relaksasyon zamanları hakkındaki bilgilerin çoğu hayvan çalışmalarından elde edilmiştir. Bununla birlikte göğüs kompresyonları hakkında 2005 Konferansında birkaç konuda fikir birliğine varılmıştır.

1. KPR sırasında kan akımını sağlamak için efektif göğüs kompresyonları şarttır.

2. Göğüs kompresyonları sert ve etkili bir biçimde yapılmalıdır.(Push hard, push fast). Kompresyon sayısı dakikada 100 ve kompresyon derinliği 1.5-2 inches(yaklaşık 4-5 cm) olmalıdır. Her kompresyondan sonra göğüsün yeniden geri çekilmesine izin verilmeli, kompresyon ve relaksasyon süresi yaklaşık olarak eşit olmalıdır.

3. Göğüs kompresyonlarındaki kesinti minimalize edilmelidir.

4. Yaşam şansı ve iyi nörolojik sonuçlar açısından en iyi kompresyon ve ventilasyon koordinasyon modelini belirlemek, en uygun kompresyon/ventilasyon oranını tespit etmek için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.

KPR Teknik
Kompresyonun etkisini maksimum hale getirmek için, mağdur supin pozisyonda tahta, yer gibi sert bir zemine yatırılmalı, kurtarıcı dizleri üzerinde mağdurun toraksının yanına çömelmelidir.Yalnız kurtarıcılar için over-the-head KPR, 2 kurtarıcı için straddle KPR gibi tekniklerin güvenilirliği ve etkisi bilinmiyor .KPR-friendly tekniği ise göğüs kompresyonlarını uygulamak için yeterli alan sağlayamamıştır(LOE 6).
Kurtarıcı elini mağdurun strenumunun alt ½ orta noktasına yerleştirmeli, diğer elinide paralel şekilde üzerine kenetlemelidir(LOE 6;Class IIa).(şekil 6)


Şekil 6: KPR uygulaması

Sternum 1.5-2 inches(yaklaşık 4-5 cm) çöktürülmeli, arkasından normal pozisyona gelmesine izin verilmelidir. Göğüs kafesinin geri çekilmesine izin vermek, kalbe venöz dönüşü arttırır. Etkili bir KPR için gereklidir ve eğitimlerde de vurgulanmalıdır(Class IIb). Kompresyon ve relaksasyon süresi yaklaşık olarak eşit olmalıdır(Class IIb). Bir çalışmada, hastane içi ve hastane dışı arrestlerin %40’ında göğüs kompresyonlarının derinliği yeterli bulunmamıştır.

Göğüs kompresyonların sayısı hakkında insan çalışmalarından elde edilmiş kesin bir öneri yoktur.İnsan ve hayvan çalışmalarından elde edilen bilgilere göre, KPR sırasında optimal kan akımını sağlayacak kompresyon sayısının >80/dk olması önerilmektedir. Bu nedenle 100/dk göğüs kompresyonu tavsiye edilmektedir(ClassIIa).

İki izlemsel insan çalışmasında kompresyonlar sırasında kesintilerin çok yaygın olduğu görülmüştür. Bu çalışmalarda sağlık personeli total arrest zamanının %24-49’unda göğüs kompresyonu uygulamamıştır. 3 hayvan çalışmasında göğüs kompresyonlarında sık ve uzamış kesintilerin, spontan sirkülasyonun geri dönüşünde(ROSC), yaşam oranlarında azalmaya ve resüsitasyon sonrası miyokard fonksiyonlarında bozulmaya neden olduğu gösterilmiştir(LOE 6). Bazı hayvan çalışmalarında hiç kesintisiz veya minimal kesintili kompresyonların yapıldığı KPR’da normale göre daha yüksek oranlarda yaşam görülmüştür(LOE 6). Bu nedenle, nabız kontrolü, ritim analizi veya zorunlu diğer aktiviteler için bile minimal kesintili göğüs kompresyonunu tavsiye edilir(Class IIa).

Halktan kurtarıcılar, OED gelinceye, mağdur hareket edinceye, ATS görevi devir alıncaya kadar KPR’ı sürdürmelidirler(ClassIIa).

Sağlık personeli de ileri hava yolu sağlamak, OED kullanmak gibi spesifik müdaheleler için 10 saniyeyi geçmeyecek şekilde göğüs kompresyonlarındaki kesintileri sınırlamalıdır(Class IIa).

Eğer hasta tehlikeli bir ortamda değilse ya da travma hastasında cerrahi müdahele gibi bir gereklilik yoksa, KPR uygulanırken hareket ettirilmemesi güçlü bir şekilde tavsiye edilir. Hastanın bulunduğu yerde KPR uygulanması daha az kesintiye neden olacaktır.

Eskiden kompresyonun yeterliliği karotid yada femoral nabız alınmasıyla ölçülürdü..Halbuki KPR sırasında yeterli arteriyal kan akımı olmasa bile, venöz nabız hissedilebilir. Bu nedenle göğüs kompresyonlarının hızı, derinliği ve sayısı önerilen şekilde uygulandığında optimal kan akımının sağlanabileceği unutulmamalıdır.

Kompresyon-ventilasyon oranı
Erişkinler için kompresyon-ventilasyon oranı kurtarıcı sayısından bağımsız, 30/2’dir. Bu oran ile, kompresyonların sayısı artırılmış, hiperventilasyon olasılığı azalmış, ventilasyon için göğüs kompresyonlarının kesilmesi minimalize edilmiş, öğrenme ve uygulama basitleştirilmiştir.

30/2 oranı açık delillerden öte uzmanların fikir birliğine dayanmaktadır. Bu yüzden ileri çalışmalara gerek vardır.Çocuklarda yenidoğan dönemi hariç, eğer tek kurtarıcı varsa kompresyon/ventilasyon oranı yine 30/2’dir. Ortamda birden fazla kurtarıcı bulunması durumunda ise oran 15/2’dir.

Yalnızca kompresyonlu KPR
Hem halktan kurtarıcılar hem de sağlık personeli ağızdan ağza solunum yapma konusunda isteksiz olabilir. İzlemsel çalışmalarda sadece kardiyak kompresyon yapıldığında KPR sonuçlarının, hiç KPR yapılmayanlardan çok daha iyi olduğu görülmektedir fakat en iyi sonuçlar hem kurtarıcı soluk verme hem de kardiyak kompresyonları birlikte uygulama ile elde edilir(LOE 3-LOE 4). Bazı hayvan çalışmaları ve klinik verilere göre erişkin VF AKA da ilk 5 dakikada kurtarıcı soluk gerekli değildir.Eğer hava yolu açıklığı sağlanırsa, soluk kesilmesi ve pasif göğüs geri çekilmesi bir miktar hava değişimini sağlar.

Halktan kurtarıcılar, kurtarıcı soluk verme konusunda isteksiz iseler, (en iyi KPR modelinin ventilasyon ve kompresyonu birlikte uygulanmak olmasına rağmen) sadece kompresyonlu KPR uygulamaya teşvik edilmelidirler(Class IIa).

7. DEFİBRİLASYON
Tanıklı travmatik olmayan erişkin AKA da en yaygın ritim VF olduğundan tüm TYD uygulayıcıları defibrilatör kullanma konusunda eğitilmelidir.

Tanıklı AKA da kısa sürede sağlanabiliyorsa defibrilatör kullanımı önerilir(Class Ia).ATS gelmesi, aramadan sonra 4-5 dakikadan daha uzun sürecekse, defibrilasyondan önce kısa süre(1.5-3 dk) KPR yapılması, erişkinlerde hastanede dışı VF/VT olgularında, ROSC ve taburculuk oranlarını iyileştirmiştir(LOE 2;LOE 3). Fakat diğer bir randomize çalışmada bu olumlu etki görülmemiştir(LOE 2).

Bu yüzden, tanıksız hastane dışı arrestlerde ATS uygulayıcısı ritim kontrol edip, defibrilasyon uygulamadan önce, kısa bir süre (2 dk veya 5 siklus) KPR uygulamalıdır(Class IIb).

Halktan kurtarıcılar OED eğitimi almış ve OED hemen ulaşılabilecek bir konumda ise, hastane içi arrest ise veya ATS kollapsa şahit olmuşsa, en kısa sürede mümkün olur olmaz defibrilatör kullanılmalıdır(Class IIa).

Ritim VF, nabızsız VT ise, monofazik OED ile 360 joule, bifazik OED ile 120-200 joule bir kez defibrilasyon uygulanır
.Ardışık 3 kez şok uygulaması 2005 klavuz bilgilerinde tavsiye edilmez. İlk doz şoktan sonra KPR yapmak, tekrarlayan şokların yararından daha fazladır. Şoklama sonrası önce 2 dk KPR yapılır, 2 dk sonrasında ritim kontrol edilir. Eğer ritim hala VF, nabızsız VT ise monofazik defibrilatörlerle aynı dozda, bifazik defibrilatörlerle aynı ya da artan dozda enerji vererek defibrilasyon tekrarlanır. 2 dk KPR uygulanarak, 2 dk sonra tekrar ritim kontrolü yapılır.Çocuk hastalarda ilk doz 2 joule/kg ile defibrilasyon, 2 dk KPR, daha sonra ritim kontrolü, VF/VT devam ediyorsa tekrar 4 joule/kg ile defibrilasyon önerilir.<1 yaş çocuklarda defibrilasyon kullanımı tavsiye edilmez.

YABANCI CİSİMLE OLUŞAN HAVA YOLU TIKANIKLIĞI
Yabancı cisim hava yolu tıkanıklığına bağlı ölüm sık görülmemekle birlikte önlenebilir olması açısından önemlidir.Erişkin vaka raporlarının çoğu, mağdur yemek yerken impact besinin hava yoluna kaçması nedeniyledir. İnfantlarda ve çocuklarda ise oynarken veya yemek yerken, ebeveyni ya da bakıcısının bulunduğu ortamlarda yani şahitli olur; erken dönemde müdahele edilebilir.

Yabancı cisim nedeniyle oluşan hava yolu tıkanıklığını, myokard enfarktüsü, inme ve diğer acil durumlar nedeniyle oluşan ani solunum zorluğu, siyanoz ve bilinç kaybından ayırmak önemlidir.

Yabancı cisimler hafif ya da şiddetli hava yolu tıkanıklığına neden olabilirler. Kurtarıcı, mağdurda ancak şiddetli hava yolu tıkanıklığının bulguları varsa müdahele etmelidir.Şiddetli hava yolu tıkanıklığının bulguları; siyanoz, konuşamama, nefes alamama, öksürememe gibi solunum zorluğu ve bozulmuş hava değişiminin işaretlerinden oluşur. Mağdur ellerini boynuna sarar ve ‘Boğuluyor musunuz?’ diye sorduğunuzda, konuşmadan başını sallayarak ‘evet’der. Bu evrensel bir işarettir, şiddetli hava yolu tıkanıklığını gösterir.

Eğer mağdurda hafif tıkanıklık belirtileri varsa, zorla öksürebiliyorsa, spontan öksürmesine ve solunumuna müdahele edilmemeli, 112 aranarak ATS aktive edilmelidir.

Bu konudaki klinik veriler geniş ölçüde retrospektif ve anekdotaldır. >1 yaş bilinçli çocuklar ve erişkinlerde şiddetli hava yolu tıkanıklığında sırta vurma, abdominal itme, göğüsten itmenin etkinliği vaka raporlarında gösterilmiştir.Vaka raporları(LOE 5) ve 229 vakalı bir büyük vaka serisinde(LOE 5), vakaların yaklaşık %50’sinde bir manevra yeterli olmamıştır. Manevralar kombine edildiğinde başarı olasılığı artmaktadır. Kadavrada hava yolunu açmak için yapılan manevralar hakkında randomize bir çalışmada ve anestezi almış gönüllü hastalarda yapılan 2 prospektif çalışmada, göğüs manevrası ile, abdominal manevradan daha yüksek bir hava yolu basıncı oluşturulduğu görülmüştür(LOE 7). Sırta vurma, abdominal itme ve göğüsten itmenin etkili olmasına rağmen, eğitimi basitleştirmek için; >1 yaş bilinçli çocuklar ve erişkinlerde şiddetli hava yolu tıkanıklığında eğer hastada bilinç kaybı gelişmemişse, tıkanıklık ortadan kalkıncaya kadar abdominal itme uygulanması tavsiye edilir(Class IIb). Eğer abdominal itme etkili olmazsa, göğüsten itme uygulanabilir(Class IIb). Abdominal itmenin incinmelere neden olması nedeniyle <1 yaş altında uygulanması önerilmez. Eğer obezite nedeniyle abdomenini sarmak mümkün değilse, göğüsten itme uygulanabilir(Class indeterminate). Gebeliğin geç dönmelerinde de abdominal itme yerine göğüsten itme tavsiye edilir(Class indeterminate).

İlk karşılaşma anında bilinçli ya da bilinçsiz mağdurlar arasında fatalite açısından bir fark olup olmadığı incelenmemiştir. Bununla beraber, hasta cevapsızsa ya da kardiyak arrest ise fatalitenin daha yüksek olacağı düşünülür.

Eğer yabancı cisim aspire etmiş mağdur cevapsızsa(bilinç kaybı gelişmişse), kurtarıcı ATS aktive etmeli ve hemen KPR başlatmalıdır. KPR sırasında hastanın her ağzı açıldığında yabancı cisime bakılmalı, görünüyorsa çıkarılmalıdır. Fakat bu basit bakma işlemi hızlıca yapılmalı, göğüs kompresyonları ve ventilasyon için kesinti yaratmamalıdır.

Görülür hava yolu tıkanıklığında parmakla temizleme işleminin rutin yapılmasını değerlendiren bir çalışma yoktur. Bu manevranın geçmiş kalvuzda tavsiye edilmesi anekdotal raporlar nedeniyledir. Fakat 4 vaka raporunda kurtarıcı ve mağdur için zararlı olduğu dökümante edilmiştir. Sağlık personeli yalnızca, bilinçsiz hastada hava yolunu tıkayan solid materyali görüyorsa, parmakla temizleme işlemini yapabilir(Class indeterminate).Yabancı cisim çıkarma manevraları şekil 7 de görülmektedir.

Şekil 7:Yabancı cisim çıkarma manevraları

TYD ÖZET
2005 Klavuz bilgileri, öğrenmeyi ve uygulamayı kolaylaştırmak için basitleştirilmiştir. Bununla birlikte bir çok konuda yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Etkili ve kesintisiz göğüs kompresyonları yapmak, hiperventilasyondan kaçınmak ve her kurtarıcı soluğu 1 saniye ve üzerinde vermek ve yeterli göğüs kafesi yükselmesini görmek, şoklama sonrası ritim kontrolü yapmadan 2 dk KPR yapmak daha sonrasında ritim değerlendirmek, üzerinde durulan uygulamalar olmuştur. 3 kez şoklama ile defibrilasyon uygulaması 2005 klavuzunda önerilmez. Sağlık personeli ve halktan kurtarıcıların uygulamaları arasında bazı değişiklikler mevcuttur. Sağlık personelinin solunumu, halktan kurtarıcıların ise normal solunum olup olmadığını değerlendirmesi önerilmiştir. Halktan kurtarıcıların nabız kontrolü yapmaksızın, hasta hareket etmiyor, öksürmüyor, nefes almıyorsa, göğüs kompresyonlarına başlamaları tavsiye edilmektedir.

Kaynaklar:
Circulation 2005;112:IV-18-IV-34.