« Teorik Yazılar
Resüsitasyonun etik ve yasal yönü
Prof. Dr. Levent ALTINTOP
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Hayatı tehlikede olan bir hasta ve yaralıya tıbbi yardım,
hekimlerin mesleki ve insani görevleri olduğu kadar kanuni zorunluluklarından ilkini oluşturur. (T.C.K.
476)
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği (20 Ağustos
2007)
“Acil Haller": "Ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda, olayın meydana
gelmesini takip eden 24 saat içinde en yakın sağlık kurum veya kuruluşuna
başvurulmasını gerektiren ve ivedilikle tıbbi müdahale yapılmadığında hayatın ve/veya sağlık
bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlardır." olarak tanımlanmıştır.
Acil Sağlık Hizmetleri, acil sağlık konusunda eğitim
görmüş sağlık ekipleri tarafından, ani gelişen hastalık, kaza yaralanma ve benzeri durumlarda
olayın meydana
gelmesini takip eden dönemde, tıbbi araç ve gereç desteği ile sunulan ve
ülke genelinde Genel Müdürlüğün (Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü) ilgili
birimi aracılığı ile tek elden planlanan, idare ve koordine edilen hizmetleri kapsar (1).
İlk Yardım, Hastalık ve kaza nedeniyle sağlığı
tehlikeye girmiş olan kişiye, durumunun kötüleşmesini önlemek amacıyla kendisi veya çevresindekiler
tarafından olay yerinde yapılan ilaçsız girişimlerdir.İlk Yardımda “Hastaya faydan olmasa da zarar verme”
kuralı her zaman dikkate alınmalıdır. Bu nedenle ilk yardım eğitimi almamış kişilerin müdahalede
bulunmaları sakıncalıdır.
Acil Tedavi, hastaneler ve diğer sağlık kurum ve
kuruluşlarında acil tıbbi tedaviye ihtiyacı olanlara sunulan hizmetlerin bütünüdür. Ekip; hekim, hemşire veya
sağlık
memuru veya Bakanlıkça acil sağlık hizmetlerinde görevlendirilebilecek
personel (paramedik) ve şoförden oluşan personeldir (1).
Acil sağlık hizmeti, hizmete ihtiyaç duyulan andan itibaren,
kesin tedavi sürecine kadar hiçbir kesinti olmadan verilmelidir. Acil servisler, hastanın sosyal
güvencesi olup
olmadığına, bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kuruluşunun nevine ve hastanın
diğer özelliklerine bakmazsızın, stabilizasyon sağlanıncaya kadar bütün tıbbi
hizmetleri sunmalıdır.
Kardiyopulmoner resüsitasyon 1965’te, ölüme yakın konumdaki
kalp rahatsızlığı olan hastaları yeniden hayata döndüren bir metot olarak tanıtıldı. Yöntem olarak
erken ölümü önleme hedeflendi (2).
Hasta Hakları Yönetmeliği: Hasta hakları; sağlık
hizmetlerinden faydalanmaya ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları
ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına
alınmış bulunan haklarını ifade eder. Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam iyilik hali içinde
yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima göz önünde
bulundurulmalıdır(3). Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Tıbbi
zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik
haklarına dokunulamaz. Kişi rızası ve bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara
tabi tutulamaz ve 18 yaşından küçük ve mümeyyiz olmayanlardan organ ve doku alınamaz (3).
Dünya Hekimler Birliğince kabul edilmiş olan, Mart 1994
Amsterdam Bildirgesinde hasta iradesini beyan etmesi mümkün değilse, acil girişim yapılması
gerekiyorsa, daha önce girişimi reddettiğini gösterir açıklaması yoksa onayı var sayılarak
girişim yapılabilir. Önerilen girişim acil ise temsilcinin onayı zamanında alınmıyorsa tıbbi
girişim yapılabilmelidir(4).
Hastanın İleriye Dönük Talimatları: DNR “Beni Resüsite
Etme” talimatı, ABD Başkanlık Tıpta Etik Sorunları İnceleme Komisyonu’nca “Akut bir kardiyak veya
respiratuvar bir hastalık ortaya çıktığında hiçbir kardiyopulmoner resüsitasyon girişiminde
bulunulmayacaktır” olarak tanımlanmıştır(5).
Tıbbi Açıdan Hasta Yakını Kabul Edilecekler: Eşi,
anne-babası, erişkin yaşta çocuğu, erişkin yaşta kardeşi, erişkin hala veya amcası, büyükanne veya
büyükbabası ve onay verebilecek, açıkça sorumluluk veya yetki belgesi olan kişi olarak
sıralanabilir.Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman
gerektirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği taktirde hayatı veya hayati organlarından birisi
tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz.Ne zaman resüsitasyon uygulamaya karar vermek kolay değildir.
Ancak, koşullar ne olursa olsun kardiyak arrest geçiren bütün hastalara resüsitasyon
uygulanması gereklidir. Karar vermeden önce bütün değişkenleri değerlendirmek (altta
yatan hastalık, iyileşme olasılığı, ailenin istekleri gibi), kesin karara varılamadığında
resüsitasyon lehinde
davranmak gereklidir. Ancak, fayda olmayacaksa resüsitasyona hiç
başlanmamalıdır.CPR başlarken ve sonlandırırken etik ve kültürel ölçüler göz
önüne alınmalıdır(5)
Hekimler de karar verirken bilimsel verilere ve hastanın
tercihlerine uymalıdır.
CPR’da Başarısızlık: CPR 30 dakikadan fazla sürer ve
hiç cevap alınamamışsa yaşama olasılığı hiç yoktur. 70 yaşın üstündeki hastaların CPR’dan sonra
hayatta kalma olasılıkları düşüktür. Sepsis, AIDS, GİS kanaması, renal bozukluk, kanser ve
SSS hastalıkları gibi tanı almış ve son dönemlerde bulunan hastalarda, kalp
durmasından 6 dakika sonra defibrilasyon gereken hastalar veya resusitasyon çabaları15
dakikadan fazla sürerse, ölme olasılığı %95’den fazladır. Spontan dolaşıma dönüşün olmadığı
kişiler için 30 dakikadan sonra resüsitasyon çabalarına devam etmemesi
tavsiye edilmektedir.
Resüsitasyon endikasyonunun olmadığı durumlar (6):
- Ölü morluğu (lividite) veya ölü katılığı (Rigor mortis)
gelişmesi
- Kafası kopmuş
- 10 dakika içinde travma skoru 1
- Yaşam işareti olmadan multipl ekstremite amputasyonları
- Yaşam işareti olmayan ve beyin maddesinin dışarı çıktığı
penetran kafa yaralanmaları
- 2 saatten daha fazla su içinde batma
-Kalbin yaralanması ve ağır ezici yaralanmalar
Resüsitasyon başarısının arttığı durumlar: Tanık
olunan arest, hemen CPR başlanması ve profesyonel yardımın hızlı gelmesi iledir. Resüsitasyonun
Uzatılması
Gereken Durumlar ise; Rekürren veya refrakter VF/VT, intoksikasyonlar,
başlangıçta hipotermik hastalardır.
CPR’a Devam Etmeme Kriterleri
-İlk yaşam desteğinin 25- 30 dakikası boyunca spontan dolaşıma dönüşün
olmadığı,
-Resüsitasyon boyunca devam eden veya kontrol edilemeyen ventriküler
fibrilasyon veya ventriküler taşikardi oluşmadığı,
-Hastanın SSS iyileşmesini maskeleyebilecek toksik bir maddeye maruz
kalmadığı,
-Kalp durmasından önce hipoterminin olmadığı durumlarda CPR’a devam edilmez.
Ötenazi Yasağı: Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne
suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahi,
kimsenin hayatına son verilemez (3).
Kaynaklar:
1. Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği. Resmi Gazete 11 Mayıs 2000: Sayı
24046, Sayfa 37-45.
2. Montelibano L. Cardiopulmonary resuscitation and medical ethics. J La
State Med Soc 2000:152(12):642-8.
3. Hasta Hakları Yönetmeliği. Resmi Gazete 1 Ağustos 1998: Sayı 23420, Sayfa
67-76.
4. Amsterdam Bildirgesi Dünya Hekimler Birliği. Mart 1994
5. Peter J.F. Basket, Petter A. Steen, Leo Bossaert. European Resuscitation
Council Guidelines for Resuscitation 2005. Section 8. The ethics of resuscitation and end-of-life decisions.
Resuscitation. 2005:67;171-180.
6. Baskett P, Gabbott D, Gwinnutt C et all. ALS Manual 4th Edition. Ethical
and legal aspects of resuscitation.2000: 123-127.