SPOR KARDİYOLOJİSİ: YENİ BİR BRANŞ

Antik çağdan beri spor müsabakaları toplumları bir araya getirmiştir. Yarışmak ve kazanmak insan için önemli bir amaç olmuştur. Bazen siyasi bazen kişisel başarılar için yoğun antrenmanlar limitleri aşmak için planlanmıştır. Modern tıp kayıtlarına göre 19. YY sonlarında Cambridge’de yapılan bir engelli koşu yarışında, bir tıp fakültesi öğrencisinin bitiş çizgisinde ciddi sırt ağrısıyla aniden ölmesi, 20. YY başlarında Harvard Üniversitesi kürek takımının ve uzun mesafe kayak sporcularının kalp ritmi ve EKG’lerinin farklı olmasının tespit edilmesi dikkatleri sporcularda bazı kardiyak değişikliklerin olduğunu yönünde çekmiştir.

100 yıl önce Boston maratonu öncesi ve sonrası nabız hızındaki değişikliklerin tanımlanması ve ardından sporculardaki EKG değişikliklerinin tanımlanması Amerika’da ani ölen sporcuların otopsi sonuçlarında hipertrofik kardiyomyopati saptanması, “ATLET KALBİ” tanımının ortaya çıkmasına neden olmuştur. 1960 ve 1970’lerde gelişmiş ülkelerde nerdeyse çılgınlık tarzında başlayan sağlık için koşu, çok popüler olmuş, milyonlarca amatör sporcu maraton koşmaya başlamıştır. British Journal of Sports Medicine’da 1970 yılında yayınlanan “Sport as Therapy and Sudden Death – A Significant Hazard of Exercise” yazısı ilk defa fazla sporun ani ölüm riski taşıyabileceğini ortaya koymuş ve bundan sonra işler karışmaya başlamıştır. Temelde egzersizin kardiyovasküler sisteme direkt etkileri dikkatleri kardiyolojiye çekmiştir. Bu ihtiyaçlardan dolayı SPOR KARDİYOLOJİSİ alt grubu, birçok Avrupa ülkesinde açılmış ve çalışmalara başlamıştır.

Ülkemizde halen bu konuda resmi eğitim veren bir kurum yoktur. Gerek ülkemizde gerekse de dünyada spor hem profesyonel hem de amatör anlamda çığ gibi büyümektedir. Temelde spor kardiyolojisinin görevini 2 grupta toplayabiliriz.

1-Sporcuyu korumak: Spor sırasında oluşabilecek adaptasyonları izlemek patolojik adaptasyonlarda sporcunun zarar görmesini engellemek, oluşabilecek kötü sonuçlarda hızlı müdahale için tedbirleri ve eğitimleri vermek.

2-Sporcuyu geliştirmek: Antrenman verilerini kaydedip, bazı ölçümleri antrenörlerle paylaşıp limitleri belirlemek.

Bunları başarmak multidisipliner bir iştir. Sporcu takibinde özellikle bu durumla ilgili ve bilgili görüntüleme uzmanları, elektrofizyolog, koroner patolojiler için girişimsel kardiyolog, genetik uzmanları, sahada ani ölüm için tedbirler alacak kulüp doktorları, antrenörler, spora katılım testlerini yapan hekimler birlikte çalışmalıdırlar.

Biz de TKD çatısı altında spor kardiyolojisinin ülkemizde tanıtımını yapmak bu konuda meslektaşlarımızla bilgi paylaşımı yapmak üzere bir alt grup olarak oluşturulduk.  Bundan sonra düzenli bilgilendirmeler yapıp konuyla ilgili toplantılar yapmayı planlıyoruz. İlginiz, öneriniz ve desteğiniz bizim için önemli, bu bültende spor kardiyolojisinde popüler birkaç konuya grup üyelerimizin katkılarıyla dikkat çekmeye çalıştık, yeni bültenlerde görüşmek dileğiyle…