Kalp Yetersizliği ÇG
Yönetim Kurulu
Başkan:
Dr. Özlem Yıldırımtürk
Y.K. adına Koordinatör:
Dr. Dursun Aras
Y.K. adına Koordinatör:
Dr. Bülent Mutlu
Üyeler
Dr. K. Emre Aslanger
Dr. Zübeyde Bayram
Dr. Ali Kemal Kalkan
Dr. Hakkı Kaya
Dr. Taner Şen
Yazarlar:
Dr Ahmet Kaya Bilge
Dr Dursun Aras
Dr Murat Gençbay
Dr. Omaç Tüfekçioğlu
Dr. Hürkan Kurşaklıoğlu
Dr Özcan Özeke
Dr Mehdi Zoghi
Konuk Uzmanlar:
Dr Kani Gemici
Dr Hüseyin Bozbaş
|
|
Geçmiş anket sonuçları
Bülten İstek Formu
|
  KY Bülteni - Atriyal fibrilasyon ve kalp yetersizliği (Doç. Dr. Hüseyin Bozbaş)Atriyal fibrilasyon ve kalp yetersizliği
Doç. Dr. Hüseyin Bozbaş Doç. Dr. Hüseyin Bozbaş "Atriyal fibrilasyon ve kalp yetersizliği" konusunda merak edilenleri yanıtladı. |
Soru: Kalp yetersizliği (KY) bulunan hastalarda atriyal fibrilasyon (AF) görülme
sıklığı nedir?
AF klinik pratikte
en sık izlenen ritim bozukluğudur. Yaşın ilerlemesi ile birlikte hem AF hem de KY
sık görülmektedir. Son yıllarda AF ve KY kardiyovasküler tıbbın epidemileri olarak
da nitelendirilmektedir.
KY bulunan hastalarda AF sık izlenmektedir. Modern KY serilerinde AF prevalansı
%13-27 arasında rapor edilmektedir. Ayrıca AF sıklığının KY’nin derecesi ile de
arttığı iyi bilinmektedir. Hafif KY olan hastaların %5’inde, orta derecede KY olan
hastaların %10-26’sında AF izlenirken şiddetli KY olan hastalarda prevalans %50’ye
kadar çıkmaktadır.
Soru: KY ve AF birbirinin nedeni midir, sonucu mudur?
AF KY gelişiminin
bir nedeni olabilirken veya gelişimini hızlandırırken, KY bulunan hastalarda AF
gelişimine yukarıda da bahsedildiği gibi sık rastlanmaktadır. AF taşikardi bağımlı
KY’nin en sık nedenini oluşturmaktadır.
Soru: AF ile KY arasındaki fizyopatolojik ilişki nedir?
AF ve KY arasındaki
fizyopatolojik ilişki net olarak aydınlatılamamış olup çalışmalar devam etmektedir.
KY olan hastalarda izlenen fibroz gelişimi, nörohormonal değişiklikler, hücre kalsiyum
metabolizmasındaki değişiklikler, artmış dolum basınçları, atriyal genişleme AF
gelişimine zemin hazırlayan-yatkınlık oluşturan nedenler iken; AF ise kalp çıktısını
azaltarak KY gelişimine yol açmaktadır. Bu nedenle KY ile AF arasında fizyopatolojik
olarak bir kısır döngüden bahsetmek mümkündür.
Soru: KY olan hastalarda AF’un prognoz açısından önemi nedir?
Literatüre baktığımızda,
bir kısım çalışmalarda AF’nun prognoz açısından önemli olmadığına dair veriler bulunmakla
beraber, özellikle yakın geçmişte yapılan, büyük ölçekli çalışmaların sonucu AF’un
KY bulunan hastalarda mortalite ve morbiditenin önemli bir öngördürücüsü olduğunu
göstermektedir. KY bulunan hastalarda yeni gelişen AF’nun mortalite riskini ciddi
bir biçimde artıran bir faktör olduğunu görmekteyiz. Çünkü AF gelişimi KY’nin ilerlemiş
olmasının bir bulgusu olarak kabul edilmektedir.
Soru: KY olan hastalarda AF tedavisinde ritim mi, hız kontrolü mü?
Genel popülasyonda
AF ile ilgili yapılan çalışmalara (AFFIRM, RACE, HOT CAFE, STAF, PIAF) baktığımızda
ritim kontrolünün beklenenin aksine hız kontrolüne bir üstünlüğünün olmadığını görmüştük.
Ancak bu konu ile ilgili en önemli çalışmalardan biri olan AFFIRM çalışmasının hasta
popülasyonuna dikkat edecek olursak hastaların %79’unda sol ventrikül işlevinin
normal olduğunu görürüz. Bu nedenle bu çalışma sonuçlarının KY bulunan hastalara
uyarlanması doğru olmayacaktır. KY bulunan hastalarda bu konu ile ilgili yapılmış
ve 3 yıllık bir takip süresine sahip olan AF-CHF çalışmasının sonuçlarına bakacak
olursak ritim kontrolünün mortalite, KY’nin kötüleşmesine bağlı hastaneye yatış
ve inme açısından bir farka yol açmadığını görürüz. Ancak bu çalışmanın da bazı
kısıtlıklarının bulunduğunu, sadece sistolik KY olan hastaların dahil edildiği,
buradan çıkan sonucun tüm KY olan hastalara uyarlanamayacağını belirtmek gerekmektedir.
Burada vurgulanması gereken konulardan biri de sinüs ritminin idamesinde kullanılan
mevcut ilaçların etkinliklerinin düşük, ve birtakım yan etkilerinin olmasının ritim
kontrolünden beklenen faydanın gözlenememesine yol açabileceğidir.
Yeni başlayan persistan bir AF’lu olguda kardiyoversiyon sinüs ritminin olası yararlarını
görmek açısından yapılmalı ve fayda görülürse ritim kontrolüne çalışılması uygun
yaklaşım olacaktır.
Soru: KY bulunan hastalarda AF ventrikül hız kontrolünde hedef ne olmalı, hangi
ilaçlarla sağlanmalı, takip nasıl yapılmalı?
AF olan hastalarda
ventrikül hızının istirahat halinde 60-80/dk, orta derecede egzersiz ile 90-115/dk
arasında tutulması hedeflenir. Kontrendikasyon yokluğunda beta blokerler KY bulunan
hastalarda ventrikül hız kontrolünün sağlanması için seçilecek ilk ilaç grubu olmalıdır.
Bu ilaçlar ventrikül hız kontrolünün sağlanmasının yanında sağkalımı da uzatan ilaçlardır.
Digoksin tercih edilebilecek diğer bir ilaçtır. Akut AF’da ve artmış sempatik uyarı
varlığında digoksinden görülecek yararın sınırlı olacağı unutulmamlıdır. Dihidropiridin
grubu olmayan kalsiyum kanal blokerleri de (verapamil, diltiazem) hız kontrolü için
etkin ilaçlardır ancak negatif inotropik etkilerinden dolayı sistolik işlevi bozuk
olan hastalarda kullanımları tolere edilemeyebilir.
Soru: Ritim kontrolünde nasıl bir yol izlenmeli, hangi ilaçlar kullanılmalı,
AF’un önlenmesi için neler yapılmalı?
KY bulunan hastalarda
ritim kontrolü için kullanabileceğimiz ilaçlar (yapısal kalp hastalığı olmayan popülasyonun
aksine) kısıtlıdır. Sınıf IC antiaritmik ilaçlardan kaçınılmalıdır. Amiodaron ve
dofetilid bu anlamda tercih edebileceğimiz ilaçlardır. Amiodaron ritim kontrolü
için en etkin ilaçlardan biri durumundadır ve KY’de güvenle kullanılabilir. Semptomatik
bradikardiye neden olabilmektedir.
Dofetilid yeni bir sınıf III antiaritmik ajan olup KY bulunan hastalarda sinüs ritminin
sağlanmasında ve idamesinde tercih edilebilecek bir ilaçtır. KY’ne bağlı hastaneye
yatışı da azalttığı gösterilmiştir. QT mesafesini uzatabileceğinden tedaviye hastanede,
monitörizasyon ile başlanması önerilmektedir.
Sotalolün KY bulunan hastalarda ritim kontrolü için kullanımı önerilmemektedir.
Renin anjiyotensin sisteminin blokajı ve statin tedavisinin KY bulunan hastalarda
AF insidansını ve tekrarlamasını azattığı yönünde veriler mevcuttur.
Beta bloker kullanımı ile de AF gelişim riskinin azaldığı saptanmıştır.
Soru: KY bulunan AF’lu hastalarda antikoagülan tedavi kararı nasıl verilmelidir?
AF’u bulunan hastalarda
hiçbir risk faktörü yokluğu (lone AF) dışında antitrombotik tedavi önerilmektedir.
Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin 2006 AF kılavuzunda sol ventrikül sistolik işlevinin
bozuk olması (atım oranı <%35 ya da oransal kısalma <%25) veya KY bulunması AF’da
antikoagülan tedavi kararı için orta derecede risk faktörü olarak verilmiş ve bu
faktörlerden herhangi birinin varlığında vitamin K antagonisti ile tedavi önerilmiştir.
Yani KY bulunan AF’lu hastalar -diğer risk faktörleri olmasa bile- kontrendikasyon
yokluğunda antikoagüle edilmelidir.
Soru: AV düğüm ablasyonu ve kalıcı kalp pili hangi hastalarda düşünülmelidir?
Farmakolojik tedaviye
dirençli yüksek ventrikül hızlı AF hastalarında AV düğüm ablasyonu ve kalıcı kalp
pili takılmasının fonksiyonel kapasiteyi ve kardiyak performansı iyileştirdiği gösterilmiştir.
Ancak uzun dönem sağ ventrikülden kalp pili uyarısının sol ventrikülün yeniden şekillenmesi
üzerine olumsuz etkilerinin olduğu ve atım oranında düşüşe neden olduğu mutlaka
dikkate alınmalıdır. Böyle bir durumda veya düşük ventrikül hızlı AF varlığında
kalıcı kalp pili takılması gerekli ise biventriküler kalp pili açısından hastalar
değerlendirilmelidir.
Soru: AF ablasyonu hangi hastalara önerilmeli?
AF’da ritim kontrolünün
sağlanması, özellikle uzun dönem için oldukça zordur. AFFIRM çalışmasının 5 yıllık
sonuçlarına baktığımızda ritim kontrolü grubunda sinüs ritmi hastaların sadece %63’ünde
sağlanabilmiştir. AF ablasyonu bu anlamda tedavi edici bir tedavi şekli olarak karşımıza
çıkmaktadır ve KY bulunan hastalarda etkinliği gösterilmiştir. Yapılan bir çalışmada
AF ablasyonu sonrası hastaların fonksiyonel kapasitelerinde iyileşme ve sol ventrikül
atım oranlarında anlamlı düzeyde artış saptanmış ve 1 yıllık izlemde hastaların
%78’inde sinüs ritminin korunduğu rapor edilmiştir. Geçtiğimiz yıl yayımlanan PABA-CHF
çalışmasında ise pulmoner ven antrum izolasyonunun AV düğüm ablasyonu ve biventriküler
kalp pili takılmasından daha üstün olduğu gösterilmiştir. Yaşam kalitesindeki iyileşme
ve atım oranındaki artış pulmoner ven izolasyonu yapılan grupta anlamlı şekilde
daha iyi bulunmuştur. Bu olumlu yönleriyle bakıldığında AF ablasyonunun KY bulunan
hastalarda gelecek vadettiğini söyleyebiliriz. Ancak günümüz pratiğinde herkese
önerilmesi konusunda henüz erken olduğunu da eklemeliyiz. Bu yöntemin yararının
kalp hızı iyi kontrol altında olmayan hastalarda daha belirgin olduğunu, maliyet
etkinliğinin henüz çalışılmamış olduğunu ve komplikasyonlarının ne tür sonuçlara
neden olabileceği konularının açıklığı kavuşturulması gerekmektedir.

|