Kalp Yetersizliği Elektronik Haber Bülteni Yıl: 1 Sayı: 9 / 2009 |
Geçmiş anket sonuçları Bülten İstek Formu |
Reduced valve replacement surgery and complication rate in Staphylococcus aureus endocarditis patients receiving acetyl-salicylic acid. J Infect. 2009;58(5):332-8. Doç. Dr. Cevat Şekuri
Staphylococcus aureus infektif endokarditi (SA-İE) %20 gibi çok yüksek mortaliteye sahip olup sıklığı giderek artmaktadır. ) Uzun süreli İV antibiyotik tedavi gerektiren SA-İE’te, özellikle akut kapak yetmezliğine bağlı KKY, perianüler abse ve tekrarlayan sistemik emboli gibi komplikasyonların varlığında, olgulara cerrahi müdahale yapılmaktadır. Bu ciddi hastalığın tedavisinde kesin yararı kanıtlanmış ek tedavi yaklaşımları henüz bildirilmemiştir. Bu hastalığın moleküler patogenezinin daha iyi anlaşılması ile birlikte bu ağır tablodan korunmak için potansiyel yeni uygulamaların ortaya çıkması beklenmektedir. İn vitro koşullarda, IE patogenezinde önemli rolü olan stafilokokkal virulansı patogenlerinin, ASA ve metaboliti olan salisilik asit tarafından inhibe edilmesi ASA’nın SA-İE tedavisinde olumlu katkısının olabileceğini düşündürmektedir. Bu çalışmada SA-İE tanısı esnasında ASA kullanımının olası rolünü araştımak için ICE-PCS (International Collaboration on Endocarditis Prospective Cohort Study) veri tabanı kullanılmıştır. Çalışmamızda ASA kullanımının; major sistemik embolizasyon, inme, KKY, perianüler abse, akut kapak cerrahisi ve ölüm üzerindeki etkileri araştırıldı. Ayrıca, ASA’in bu etkisinin SA’a spesifik olup olmadığını araştırmak amacıyla ASA kullanan ve streptokokkal İE’li olgularda karşılaştırılmıştır. Çalışmaya Haziran 2000 ile Ağustos 2005 tarihleri arasında 28 ülke ve 61 merkezden
ICE araştırmacıları tarafından modifiye Duke kriterlerine göre İE tanısı alan toplam
2760 hasta dahil edildi.(10) Tüm katılan merkezler, insan araştırmaları etik kurallarını
kabul ederek bu çalışmaya dahil edildi. Bir yıllık takip sonuçlarında bildirilen tüm nedenlere bağlı mortalitenini ASA kullananlarda belirgin olarak yüksek olduğu saptandı ( ASA kullananlarda ölüm oranı 54/99, ASA kullanmayanlarda 171/406). Ayrıca, mortalitede görülen bu yükseklik ASA kullanan ve SA-İE nedeniyle kapak replasman cerrahisi uygulanan olgularda da gözlendi (Kapak cerrahisine giden ASA kullananlarda 9/36 ölüm, kullanmayanlarda 35/221 ölüm, OR 1.77, [0.70-4.37], p=0.2). Her iki gruptaki hastaların sonlanımları, metisiline karşı duyarlılık veya direnç durumundan etkilenmediği saptandı. Sol taraf nativ SA-İE geçiren olguların alt grup analizinde ASA kullanımı ile ölüm, inme ve embolik olaylarında anlamlı bir fark saptanmadı. Hastalarda, İE sonlanımları etkileyen ön gördürücülerin belirlenmesi için çok değişkenli analiz uygulandı. Tüm SA-İE’li olgulara çok değişkenli analiz uygulandığında ASA kullanımı daha düşük akut kapak cerrahisi için bir öngördürücü olduğu saptandı (OR 0.58 [%95 CI 0.35-0.97]; p<0.04). Çok değişkenli modelde, ASA kullanımı ile yaş, kanser, yan hastalıklar, kalp pili ve ICD gibi kalp içi cihazlar tek değişkenli öngördürücüler cerrahi riski ile belirgin birliktelik gösterdi. Aynı analiz modelinde, ASA kullanımının cerrahi endikasyon açısından kapak yetmezliği, perianüler abse ve KKY varlığı ile negatif birliktelik gösterdiği saptandı (OR 0.46 [0.25-0.86], p<0.02). Dolayısıyla İE tanısı esnasında son sayılan komplikasyonlara bağlı cerrahi uygulanan hastalarda ASA kullanımı daha düşük idi. Çok değişkenli modelde ASA kullanımı ile diğer tek değişkenli öngörücülerle ilgili veriler tablo 2’de gösterilmiştir. Sol kalp nativ SA-İE’ hastalara yapılan çok değişkenli analizde, ASA kullananlarda cerrahi ihtiyacının daha düşük bir eğilim gösterdiği saptandı (OR 0.46 [0.21-1.04]; p=0.06). Çalışmaya alınan tüm olgular ele alındığında cerrahi endikasyonun, kapak yetmezliği, perianüler abse ve KKY ile negatif birliktelik eğilimi gösterdiği ve bu eğilimin istatistiksel anlamlılığa yaklaştığı gözlendi (OR 0.27 [0.07-1.06]; p=0.06). ASA tedavisi alan 100 hasta içeren ve protez kapak ve kalp içi cihazların varlığına
bağlı endokardit geçiren 733 streptococcal İE’li olgu sonlanımlar bakımından karşılaştırıldı.
Bu hasta grubunda ASA kullanımının sonlanımlarda ek yararlı bir etkisinin olmadığı,
dolayısıyla da, SA-İE’li olgularda elde edilen gözlemlerle paralellik göstermediği
tesbit edildi. Bu çalışmada, ASA’nın SA-İE tedavisinde görülen olumlu etkisi, daha önce çok sayıda yapılan hayvan çalışmasında da görülmüştür. Aort kapak kateterizasyon yoluyla İE oluşturulan deneysel SA-İE hayvan çalışmalarında antibiyotik tedavisinden bağımsız özellikle önceden ASA verilenlerde mikrobiyolojik ve embolik sonlanımlarda iyileşme olduğu gözlenmiştir. Bu bulguyu destekleyici olarak, aort kapak kateterizasyon yoluyla İE oluşturulan deneysel SA tavşan çalışmalarında antibiyotik tedavisinden önce ASA veya salisilik asit verilenlerde in-vivo koşullarda mikroorganizmanın steril vejetasyona tutunma kapasitesini azaltmaktadır. Deneysel olarak oluşturulan hayvan İE modellerinde de daha önce ASA veya salisilik asit verilenlerde mikrobiyolojik ve embolik sonlanımlarda iyileşme olduğu gözlenmiştir. Çalışmadaki, endokardit alanı, protez kapak varlığı, kalp içi cihaz veya başka diğer
risk faktörlerine bakıldığında İE tanısı esnasında tüm SA-İE’li olgularda ASA kullanımı
cerrahi gerektiren vaka sayısını azaltmaktadır. Ek olarak, bu eğilimin sadece sınırda
istatistiksel önemi ile birlikte, sol taraf nativ kapak SA-İE’li olgularda benzer
sonuçlar dikkat çekmiştir. ASA tedavisi alan ve kapak cerrahisine giden olgularda
görülen azalmanın son derece ilgi çekici olup, sol taraf İE’li olgularda son zamanlarda
erken cerrahi uygulamalara olan eğilimin sonlanımları iyileştirebileceğini desteklemektedir.
|
2008 - 2024 © Bu sitenin tüm hakları Türk Kardiyoloji Derneğine aittir. |