Kalp Yetersizliği Elektronik Haber Bülteni Yıl: 1 Sayı: 9 / 2009 |
Geçmiş anket sonuçları Bülten İstek Formu |
Changes in Mitral Regurgitation After Replacement
Of the Stenotic Aortic Valve. Ann Thorac Surg. 2008;86(1):56-62. Doç. Dr. Yüksel Aksoy
Aort stenozu nedeniyle cerrahi yapılacak hastalarda MY’i birlikteliği sıktır. Çoğu hastada MY şiddeti daha azdır ve aort kapağındaki gradiyentin azaltılması ile ile MY’nin azalabileceği beklentisi cerrahi kararını etkilemektedir. Aort stenozlu hastalarda fonksiyonel MY sıklığı ve ayırımı ile ilgili veriler sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı aort stenozu ile birlikte olan MY yaygınlığını araştırmak ve MY’nin azalması ile ilişkili olabilecek faktörleri tanımlamaktı. Hastalar ve Metodlar Kısa ve uzun dönem takiplerde hiçbir hastada MY derecesi şiddetli düzeye ulaşmadı.
Ayrıca protez kapak boyutu ile MY derecesi arasındaki ilişki bağımsız bir belirteç
olarak tespit edilemedi. Bu gözlemlerin aksine bazı gruplar bu hastalarda mitral kapak üzerine agresif yaklaşımı önermektedir. Çift kapak operasyonun riskinin düşük ve etkileyici sonuçların görülmesi bu görüşleri desteklemiştir. Orta ve şiddetli derecede MY birlikteliği olan hastaların yarısında MY’nin iyileşmediği gösteren veriler, bu yaklaşımı daha da desteklemiştir. Başka bir çalışma izole AVR’li preoperatif MY’li hastalarda son nokta olarak KKY gelişmesi ve yeniden girişim yapılmasının 2 kattan daha fazla artmış olduğu saptandı. Bu araştırıcılar LA çapının >5 cm olması, Aort kapak gradiyentinin 60 mmHg’ den az olması ve atriyal fibrilasyonu içeren önemli birkaç risk faktörünü ortaya koydular. Son zamanlarda miks mitral patoloji veya by-pass birlikteliğini içeren raporlar mevcuttur. Bu faktörler MY’ deki değişiklerin, yorumlanmasını zorlaştırabilmektedir. Daha önceki analizlerde sadece By-pass operasyonunun MY’ ini azalttığı ortaya çıkartılmıştır. Bu çalışmada; MY’ deki değişiklikler ile ilişkili cerrahi karar için bilgi verebilecek birkaç bağımsız özellik belirlendi. LA genişlemesi kronik bir değişikliktir. Sadece kronik hastalıkların göstergesi olmayıp aynı zamanda atriyal fibrilasyonla yakın ilişkisi vardır ve ilerlemiş yaş ve postoperatif ölümün önemli bir belirtecidir. KKY olan hastalardaki MY’nin azalması daha fazlaydı. Fakat MY’ mi KKY’ ne katkıda bulundu, yoksa aort stenozunun indüklediği KKY ‘mi MY’ni artırdı soruları sorulabilir. Bu çalışma, aort stenozunun KKY artırarak MY’ ini ortaya çıkardığını desteklemiştir. Sıvı yüklenmesi ile ilişkili semptomları olan hastalarda sadece AVR yapılması ile MY’nin fazla oranda azalmasının beklenebileceği bunu ortaya koymaktadır. İlerlemiş aort stenozu ile KKY’i olan hastalardaki MY’nin bu yolla olabildiği, en azından önemli bir nedeninin olacağı ortaya konmuştur. Ek olarak KKY olan fakat aort stenozu olamayan hastaların aksine, aort stenozu olan hastalarda preoperatif dönemde sıvı dengesinin düzenlenmesi tam olarak sağlanamayabilir. Hem aort kapağındaki gradiyentin azalmasının yanı sıra aynı zamanda intravasküler basıncın intraoperatif olarak düzenlenmesi ve hemokonsantrasyonla oluşan sıvı azalması ile MY’nin gerilemesi büyük olasılıkla hızlı şekilde olmaktadır. Atriyal fibrilasyon bağımsız belirteç olarak belirlenmemesine rağmen LA boyutu, yaş ve KKY ile ilişkili bir durumdur. Yinede atriyal fibrilasyonlu hastalarda MY’nin iyileşmesinin beklenmesi oldukça zor görülmektedir. Hafif aort yetersizliği genellikle fizyolojik olarak önemli olarak düşünülmemiştir. Beklenmedik şekilde hafif ve arta derecede aort yetersizliği olan bu hastalarda beklenenin aksine postoperatif MY daha fazla iyileşme oldu. Bunun oluş mekanizması tam belli değildir. Muhtemelen; aort yetersizliği sol ventriküler end-diastolik volümü artırmaktadır. Fakat bu derece aort yetersizliğinin önemi beklenmemişti. Kombine ACE inhibitörleri ve diüretik kullanılması sonucu semptomatik aort stenozu olan hastalarda, aort yetersizliği olduğundan daha az şiddette değerlendirildi. Aort stenozu berberinde aort yetersizliği normalden az değerlendirmesinin düzeltildiğinde, MY şiddetinin bu hastalarda önemli oranda azaldığı gözlendi. Bu çalışmanın başlıca kısıtlılığı MY’nin primer olarak intraoperatif değerlendirilmesine
dayanması ve postoperatif izlemdeki verilerin sınırlı olmasıydı. Postoperatif
10 dakikada ve bir gün sonra elde edilmiş verilerin karşılaştırıldığı çalışmalar
daha önce ortaya konmuştur. AVR hemen sonrası gözlenemeyen bu geç değişikleri
ile remodelingin oluştuğu fark edilmiştir. Genel anestezi öncesi ve sonrası
ile ilişikili geç değişikler bu çalışmanın yorumlanmasını sınırlamıştır.
Özellikle, bu çalışmada aort stenozu ile birlikte KKY ve MY’nin birlikte olduğu ve operasyonun şeklini ve kararını etkileyecek durumlarda MY’nin AVR ile belirli oranlarda gerileyebileceği gibi değerli bulgular ortaya konmuştur. |
2008 - 2024 © Bu sitenin tüm hakları Türk Kardiyoloji Derneğine aittir. |