Dr .Tolga Sinan Güvenç

FIGARO-DKD – Dr .Tolga Sinan Güvenç

2020 yılında yayınlanan FIDELIO-DKD çalışmasında, ciddi düzeyde kronik böbrek hastalığı (KBH) olan tip 2 diyabet (T2DM) hastalarında bir nonsteroidal mineralkortikoid antagonisti olan finerenonun kardiyovasküler advers olayları ve mortaliteyi azalttığını göstermişti. FIGARO-DKD çalışması, finerenonun daha hafif düzeyde böbrek hastalığı olan hastalar için de benzer etkilere sahip olup olmadığını araştıran randomize kontrollü bir çalışmadır.

Çalışmaya glomerüler filtrasyon oranı (GFR) 25-90 ml/dak/m² ve idrar albümin kreatinin oranı 300-5000 arası olan (evre 2-4 KBH) 7437 hasta dahil edilmiştir ve çalışmaya dahil edilen hastaların 62%’sinin GFR’si “normal” kabul edilen 60 ml/dak/m² eşiğinin üzerindedir. Çalışmaya alınan tüm hastalar, bir renin-anjiotensin sistem blokeri almakta olup bu ilacın üretici tarafından önerilen en yüksek dozunu kullanmaktaydılar. Çalışmaya düşük ejeksiyon fraksiyonlu semptomatik kalp yetersizliği olan hastalar ile potasyum seviyesi 4.8 mEq/L üzerinde olan hastalar dahil edilmemiştir.

Çalışmanın sonuçları finerenon kolunda kompozit sonlanım noktasının (ölüm, ölümcül olmayan MI, ölümcü olmayan inme ve kalp yetersizliği nedeni ile hastaneye yatış) plaseboya göre 13% oranında azaldığını (p=0.03) göstermekte olup bu sonuç ön planda kalp yetersizliği sebebi ile olan yatışlardaki 29% rölatif azalmaya bağlıdır. Finerenon kolunda; KBH progresyonu, böbrek yetersizliği ve böbrek kaynaklı ölüm olarak tanımlanan sekonder sonlanım noktalarında da azalmaya yol açmış olup bu bulgu istatiksel olarak anlamlı değildir (p=0.07). Buna karşılık hiperkalemi, finerenon kolunda artmıştır (1.2% vs. 0.4%).

Çalışmanın bulguları FIDELIO-DKD çalışmasının bulgularını desteklemekte olup finerenonun böbrek fonksiyonlarındaki bozulmanın daha düşük seviyede olduğu hastalarda da prognostik faydasının olduğunu ve kalp yetersizliği sebepli yatışları azalttığını göstermektedir. Ancak finerenonun daha “sert” sonlanım noktaları üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığı ve bulguların semptomatik kalp yetersizliği olan hastaları kapsamadığı da gözden kaçırılmamalıdır.