![]() |
Kalp Yetersizliği Elektronik Haber Bülteni Yıl: 2 Sayı: 8 / 2010 |
Geçmiş anket sonuçları Bülten İstek Formu |
Application of Classic Heart Failure Definitions of Asymptomatic and Symptomatic Ventricular Dysfunction and Heart Failure Symptoms With Preserved Ejection Fraction to Patients With Systemic Right Ventricles. Am J Cardiol. 2009;104(3):414-8 Dr. Burcu narin
Kalp yetersizliğinin konvansiyonel kavramının konjenital kalp hastalığına uygulanabileceğini gösteren pek çok veri bulunmaktadır. Pratik amaçlı klasik kalp yetersizliği kaynakları hastaları asemptomatik versus semptomatik ventriküler disfonksiyonlu grup ve aynı zamanda korunmuş versus bozuk sistolik fonksiyonlu kalp yetersizliği alt grupları şeklinde sınıflandırmıştır. Ancak bu sınıflandırma hiçbir zaman sistemik sağ ventriküle sahip konjenital kalp hastalıklı hastalara uygulanmamıştır. Bu nedenle, biz bu yaklaşımı atrial switch sonrası büyük arter transpozisyonu uygulanmış stabil hastalara BNP ölçümü ile birlikte sistemik sağ ventriküle sahip hastalarda bu yaklaşımın ne kadar uygun olacağını belirlemeye yönelik uyguladık. Methodlar: Venöz kan örnekleri antekubital venden sabah >30 istirahatten sonra toplanmıştır. Numune toplanması ve hazırlanması üreticilerin uygun gördüğü ticari uygun kitlerde yapılmıştır. BNP konsantrasyonları immünoradiometrik ayarların kullanımı ile ölçülmüştür. Laboratuarımızda normal değerlerin üst limiti 18,4 pg/mL dir. Hastalar 1) Korunmuş veya bozuk sistolik disfonksiyon (FAC>40 vs<40) 2)Semptomların yokluğu veya varlığı (New York Heart Association functional class 1 vs 2 Bu hastalar diğer hastalardan ameliyat yaşı, takip süresi ve Mustard ve Senning prosedürleri oranı açısından farklılığa sahip değildir. Sonuçlar: Sistolik fonksiyonu korunmuş hastalar (FAC) sistolik fonksiyonu bozuk hastalardan cinsiyet, yaş, takip süresi, Mustard vs Senning prosedürü, sol ventriküler trakt obstruksiyonu veya ventriküler septum defekt varlığı açısından ayrılmamaktadır. Bozulmuş vs korunmuş sistolik fonksiyonu olan hastalarda ortalama FAC ve BNP değerleri sırasıyla 0,31+/-0,06 vs 0,46+/-0,06 ve 26,9 +/-22,5 vs 11,4+/-6,9 dur (p<0,01). Sistolik fonksiyonu korunmuş asemptomatik hastalara (n=17) kıyasla asemptomatik sistemik sağ ventriküler disfonksiyon (n=10) daha sıklıkla kadınlarda (2 vs 5, p=0,03) olup daha sıklıkla yüksek triküspit yetersizliğine (5 vs 7, p=0,04) sahiptir. BNP değerleri asemptomatik sistemik sağ ventriküler disfonksiyonlu 5 hastada asemptomatik sistolik fonksiyonu korunmuş 1 hastaya kıyasla artmıştır (p=0,008). Sadece normal BNP değerleri asemptomatik hastalarda bağımsız olarak korunmuş sağ ventriküler fonksiyonun göstergesidir (odds ratio 14,4, %95, güvelirlik aralığı 1,2-176,2, p=0,02). Sağ ventriküler disfonksiyonlu asemptomatik ve semptomatik hastalar arasında klinik, ekokardiyografik ve aynı zamanda BNP değerleri açısından istatiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır. Korunmuş sistolik fonksiyon ile kalp yetersizliği semptomları 5 hastada bulunmaktadır (%11,9). Bunlar arasında üç hasta belirgin triküspit yetersizliğine sahiptir. Bir hastada belirgin sol ventrikül çıkış traktüsü obstruksiyonu izlenmektedir. Bu hasta kalp yetersizliği semptomlarına, normal sistolik fonksiyona ve yüksek BNP değerlerine sahip tek hastadır. Genel olarak sistolik fonksiyonu korunmuş kalp yetersizliği semptomlarına sahip hastalar klinik karakteristikleri, sol ventriküler traktus obstruksyonu varlığı, belirgin triküspit yetersizliği veya ortalama BNP değerleri açısından sistolik fonksiyonu bozuk semptomatik hastalardan ayırd edilmemektedir. Tartışma: Klasik kalp yetersizliği datanın karşılaştırması sistemik sağ ventrikülün American guideline göre evre A kalp yetersizliği olarak klasifiye edilmesi nedeniyle güçtür. Sistemik ventrikülün normal sağ ventriküle kıyasla yüksek sistolik basınçta çalışma gerekliliğinden dolayı esansiyel hipertansiyon ile bazı (kısıtlı) karşılaştırmalar yapılabilir. Sistemik sağ ventriküllü hastaları korunmuş ya da hasarlı sistolik işlev bakımından alt gruplara ayırmakta yaşanan ana sorun normal sistolik işlevi tanımlayan noktayı saptamaktır. Çünkü sistemik sağ ventrikül belirli bir geometri ve fonksiyona sahip olmakla birlikte tanımsal olarak “normal” değildir. Biz normal ejeksiyon fraksiyonu alt limitini Mustard operasyonu sonrasında 14 yıl boyunca gözlenmiş 58 kişilik bir hasta grubunda 0.42 olarak belirlemiş olan Hurwitz’ in klasik ortalamasını ve komplikasyon taşımayan hasta alt grubumuzdaki en düşük değerin 0.40 olmasını baz alarak, sistemik sağ ventrikülün hasarlı fonksiyonlarını tanımlamak için 0.40 FAC değerini kullandık. Bu aynı zamanda pulmonar yüksek tansiyon hastalarında ekokardiyografi ile ölçülmüş normal sağ ventriküler FAC değerinin alt limiti, ve ayrıca 1200 normal denekten alınan verilerle Pfisterer tarafından radyonükleid anjiyografi ile tanımlanmış olan anatomik pozisyonundaki sağ ventrikül için normal atım bölümünün alt limiti ile de uyum göstermekteydi. Ancak bu referans noktası Chow’ un son çalışmalarında 0.45 olan atım bölümünden daha düşük ve anatomik sağ ventrikülerler için Amerikan Ekokardiyografi Birliği tarafından önerilen 0.32 değerinden daha yüksekti.Yükseltilmiş BNP seviyeleri tüm grupta ve semptom taşımayan hastalarda sistemik sağ ventrikülde sistolik işlev bozukluğunu işaret etmiştir. Çalışmamız belli alanlarda sınırlıydı. FAC sağ ventriküler işlev için ancak kaba bir tahmin öne sürmektedir ve manyetik rezonans görüntülemede ejeksiyon fraksiyonu değerlendirilmesi için altın standart sayılmaktadır. Ancak bunun aksine, yüksek basınç uygulanmış anatomik sağ ventriküllerde manyetik rezonans görüntüleme kullanılarak ölçülmüş olan sağ ventriküler ejeksiyon fraksiyonu ile uyum göstermiştir ve global sistemik sağ ventriküler işlevinin basit bir niteliksek ekokardiyografi bazlı değerlendirmesi bile atım bölümünden alınan manyetik rezonans ile uyum göstermiştir. Üstelik, uzun süreli klinik geri bildirim verilerinin büyük çoğunluğu sistemik sağ ventrikül işlevinin basit niteliksel değerlendirilmesine dayandırılmıştır. Sistolik işlev bozukluğunun tanımı rastlantısaldı, ancak esas alınan FAC değerleri daha önceki çalışmaların dikkatlice gözden geçirilmesi ve görünürde komplikasyon taşımayan hasta altgrubundan alınan verilerin baz alınması sonunda belirlenmiştir. Konjenital kalp rahatsızlığı taşıyan hastalarda bir işlevsel yetenek veya aktivite indeksi kullanmak, NYHA fonksiyonel sınıflandırma yerine tercih edilse bile, bunun kullanımı bizim serimizdeki (grubumuzdaki) klasik kalp yetmezliğinin sınıflandırılması uygulamasını belli ölçüde sınırlı hale getirirdi.
Şekil 2. Sistemik sağ ventriküle sahip hastalarda Mustard veya Senning prosedürlerini takiben klasifikasyonu 1) korunmuş veya bozuk sistolik fonksiyon (fraksiyonel alan değişikliği (FAC)>0,40 vs <0,40), 2) semptomların yokluğu veya varlığı (NYHA fonksiyonel sınıf 1 vs >2), 3) triküspit yetersizliğinin yokluğu veya varlığı (yokluğu veya hafif derecede olması vs orta veya şiddetli derecede olması) ve 4)normal veya eleve BNP değerleri (>18,4 vs <18,4 pg/ml). Sistolik fonksiyonu korunmuş 22 hastadan sadece 2’sinin sistolik fonksiyonu bozulmuş 20 hastadan 9‘una kıyasla BNP değerlerinde artış olduğuna dikkat ediniz (p<0,008). Tablo: Hastaların Demografik ve bazal hemodinamik parametreleri |
2008 - 2025 © Bu sitenin tüm hakları Türk Kardiyoloji Derneğine aittir. |